" Amasya'nın unundan, Samsun'un suyundan, şimdi çıktı fırından."

Diyerek Samsun sokaklarında dolaşan bir simitçi vardı Samsun da.

İnsan memleketten uzak olunca her şeyini özlüyor.

Bugünlerde ben de aklıma Samsun simitini ve atomunu taktım kafama.

Öyle çok özlüyorum ki, şeytan diyor ki atla git doyasıya balık ye. Simit ye. Atom ye.

Ekmek ye.

Dün fırından pide alırken sordum "atom niye Yok " diye.

Fırıncı bir garip baktı yüzüme.

"Neymiş o? " diyerekten. Onların beze dedikleri münasebetsiz beyaz bir nesne var.

Bizim Samsun da yapılan atomlarla hiç ilgisi olmayan.

Ramazan ayında pide yapımı sırasında bolca yumurta sarısı tüketilir.

Kalan beyazları ise kar gibi beyazlaşana kadar şekerle çırparak atom dedikleri o muhteşem tatlıyı yaparlar. Beyaz kağıtlara yapışan atomlar dizim, dizim satılır. Kağıtta sıralanan atomların kenarları cam gibi parlaktır. Mazallah orucunu bile bozasın gelir neredeyse. Ben çocukken 5 krş. Atom aldığımı anımsarım. İftardan sonra şöyle bir ısırırsın atomu ama koparmak mümkün olmaz.

Çünkü içi sakız gibidir. Çektikçe uzar gider. Diline yapışır. Sonra damağın ve dilinle adeta bir baklava gibi gözlerini kapatıp ağızındaki hışırtıları odaklanarak yersin atomu.

Her Ramazan ayında aklıma bir vurur ki sormayın gitsin.

Yalnız atom mu? Samsun simiti de bir başkadır.

Tüm Türkiye de bu kadar leziz bir simit daha bulmanız mümkün değildir.

Ekmek ise eskiden çok lezzetli idi. Ancak odun ateşinden vazgeçen fırınların ekmekleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Zaten artık her şey yapaylaşıyor. Ya da farklı bir telaffuzla sanayileşiyor.

Şimdilerde yumurtayı bile sanayileşmiş bir şekilde kullanıyorlar pasta yapımında.

Büyük ambalajlarda ve farklı sunumlarla.

Daha çok imalat, daha çok para için.

Dolayısı ile her şeyin lezzeti günden güne kayboluyor.

Baklavaya bile bezelye koyan bir zekaya sahibiz. Takdire şayan !..

Her şeyin lezzeti bozuluyor. Her şey çok pahalı.

Bir Ramazan pidesi bile almak lüks oldu şimdilerde.

Nerde o eski muhteşem sofralar. Şimdi bir yazmaya başlasam pastırmanın, tulum peynirinin, tereyağının fiyatını dudağınız uçuk olur.

Bodrum da hayat bir başkadır. Yaşamak da farklıdır fiyatlar da bir başkadır.

Şarkı gibi işte. "Bir başkadır Akdeniz akşamları gibi"

Neyse ben ekmek, simit, atom, pide bir de üzerine soğuk su derken mide ifrazatımı durduramaz oldum.

Herkese lezzetli ve bereketli iftarlar. Üzerine. Beyaza kar gibi atomlar...

AÇLIĞI EN İYİ ANLAMANIN YOLU OLAN BU KUTSAL AYDA SOKAK HAYVANLARININ DA NE KADAR AÇ OLDUĞUNU UNUTMAYINIZ LÜTFEN..