Yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır. Eski Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla beraber Karadeniz kentlerimiz boyunca adına "Rus Pazarı" denen derme çatma alışveriş mekanları zuhur etmişti. Her ne kadar adı "Rus Pazarı" olsa da bu pazar yerlerinde Gürcistan, Azerbaycan, Dağıstan, Abhazya, Ukrayna, Kırım gibi birçok ülke ve bölgeden binlerce insan, geçim sağlamak için Türkiye'ye akın etmişti.

Henüz yirmili yaşlarımızın başlarında olduğumuz o günlerde kuzey komşularımızın getirdikleri birbirinden garip ürünleri ilgi ve şaşkınlıkla izlediğimizi hatırlıyorum. Mesela teyzemin oğlu Hüseyin, elektroniğe meraklıydı. Rus pazarına getirilen ve aslında teknolojisi çoktan geçmiş televizyon parçaları, teypler, kumanda aletleri gibi ıvır zıvırı bedava sayılabilecek fiyatlarla alır, onları söküp parçalarına ayırır, sonra kendi tasarladığı elektromekanik cihazlarda kullanırdı.

Rus pazarlarında hakikaten yok yoktu! Bizim moda anlayışımıza pek uygun olmasa da çeşitli kıyafetler, takılar, süs eşyaları pek revaçtaydı. Kapı zilinden alkollü içeceklere, fritözlerden esanslara, peruktan diş macununa akla gelebilecek birçok şey bulunabiliyordu.

Bizim çocukluğumuzda çok sevilen TV dizisi "Lessi" ile aynı cins coli türü süs köpeğimi de henüz yavruyken Rus pazarından almıştım!

Tüm Karadenizliler gibi bizler de çat pat Türkçe konuşan, hemen hepsi üniversite diploması sahibi satıcıları ve getirdikleri garip ürünleri merak ediyor, kendiliğinden oluşan derme çatma pazar yerlerine akın ediyorduk.

Rus pazarları, kısa süre içinde belli sorunları da beraberinde getirmişti. Satıcıların emeklerinden faydalanarak zengin olmaya çalışan aracılar, fuhuş çeteleri, gayrı resmi evlilikler, gümrüklerdeki meseleler, yerel esnafın hoşnutsuzluğu, imar planlarına aykırı oluşan pazar yerleri gibi sıkıntılar Karadeniz kentlerinde gündemden inmez olmuştu.

İster istemez kamu otoritesi zamanla bu pazarları belli bir disiplin içine sokmaya çalıştı. Samsun Büyükşehir Belediyesi de bu konuda çaba gösterdi. 90'lı yıllarda esnafı bir çatıda toplayan bir dernek oluşumuna ön ayak olundu. Daha sonra Rus Pazarı derme çatma, çadır kent niteliğindeki alandan şimdiki sabit yerine taşındı. Biraz eğreti de olsa kapalı bir alan inşa edildi. Esnafla bedeli paylaşıldı. 29 senelik kira sözleşmeleri yapıldı. Oluşan tesisin adı da "yabancılar pazarı" olarak değiştirildi.

Yeni yerinde yabancılar pazarında önceleri işler gayet iyi gidiyordu. Esnaf, başlangıçta yükümlülük altına girmenin verdiği hoşnutsuzlukla mırın kırın etse de kısa sürede yeni yerini benimsedi. Samsun halkı da yeni mekana ilgi gösterdi. Sahil yolu projesi kapsamında şenlenen kıyılara doluşan halk, yabancılar pazarını da uğrak yeri haline getirdi.

Yabancılar pazarı esnafının kurduğu dernek ise kısa sürede Samsun'un faal sivil toplum örgütlerinden biri haline geldi. Spor kulübü olarak adından söz ettiren işler yaptı. Zor zamanlarda Samsunspor için elini taşın altına soktu.

Lakin 2010'lu yıllardan itibaren Yabancılar Pazarı'nda yeni sorunlar baş gösterdi. İlçelerden gelen toplu taşıma araçlarının kent merkezine alınmamaları nedeniyle müşteri potansiyeli azaldı. Ardından peşi sıra açılan AVM'ler tüm Samsunlu esnaflar gibi yabancılar pazarına da olumsuz etkiler yaptı.

Öte yandan komşu ülkelerin ekonomilerinin kendilerini toplamaya başlaması ile beraber gelen yabancı satıcıların sayısı hızla azaldı, zamanla tamamen ortadan kalktı.

Son bir iki yıldır artan ekonomik kriz, hızla yükselen döviz fiyatları ve azalan satın alma gücüne paralel olarak yabancılar pazarının müşteri sayısında önemli azalmalar olduğu artık gözlerden kaçmıyor.

Yabancılar pazarı derneği başkanı Ali Akyüz ile seçim çalışmaları için yaptığımız esnaf ziyareti sırasında görüşme olanağı buldum. Başkan Akyüz, derneğin kurumsal geleneğine uygun olarak siyasileri eleştirmekten özenle kaçınıyor, partiler üstü durmaya gayret gösteriyor ve "biz ekmeğimizin peşindeyiz" diyerek pozisyonlarını ifade ediyor. Duruşunu korumakla beraber, sorunları dile getirmekten de geri durmuyor. Eskiyen binadan kaynaklanan sorunlar, Valilik ve Belediyelerin yabancılar pazarını kentin turizm tanıtımı için yapılan çalışmalarda es geçilmesi ve ekonomideki çalkantılara lisanı üslupla değiniyor.

Pazar esnafı ise tek kelimeyle kan ağlıyor. Ziyareti bir cuma günü öğleden sonra yaptığımız halde, çarşı bomboştu. Satıcılar müşteri beklemekten sıkılmış, birçoğu cep telefonlarıyla meşgul, kimisi de komşu dükkandaki bir arkadaşıyla laklak ediyor... Bazıları henüz siftah edemediklerinden yakınıyor. Bir kısmı durgunluğu ramazana bağlasa da çoğunluk, bunu mevsimsel etkilerden ziyade başka sıkıntılarla izah ediyor. Tecrübeli bir esnaf, "milletin cebinde para yoksa çarşıya gelip de harcayamaz tabii" diyor çaresiz bir ses rengiyle.

Yabancılar pazarındaki durgunluğun ana sebebi ekonomik kriz olmakla beraber bazı yapısal sorunların varlığını da inkar etmemek lazım.

Adı "yabancılar pazarı" olan koskoca tesisin içinde sadece Suriyeli ya da Iraklı bir iki tezgahtardan başka hiç yabancı kalmamış durumda.

Gelen turistler, adı "yabancılar pazarı" olan bir tesisin içinde bir tek yabancı bulamayınca hayal kırıklığına uğruyor tabii.

Samsun ekonomisi için büyük önem taşıyan yabancılar pazarının artık konsept değiştirmesi lazım.

Mimari düzenlemeyle, dış cephe giydirmeleriyle, tavana eskitme çatı uygulamalarıyla tarihi bir görüntü oluşturmak birinci adım olabilir.

İkinci adım ise isminin "Samsun Kapalı Çarşısı" biçiminde değiştirilmesi olmalı... Dükkanlarda hediyelik ürünlerin, kuyumcuların, halıcıların, baharatçıların ve şekerlemecilerin satışının teşvik edilmesiyle kabuk değiştiren pazar, Samsun'a gelen yerli yabancı herkesin uğrak yeri haline getirilebilir

Bandırma vapurunu, Kurtuluş Yolunu, Panaroma 1919 müzesini ziyaret eden herkes, hediyelik eşya almak için burayı ziyaret etmek isteyecektir.

Yabancılar Pazarı esnafının bu hamleyi yapabilmesi için ona destek verecek vizyoner ve "iyi" bir yerel yönetime ihtiyaç var!