Karadeniz Bölgesi'nde milyonlarca insanın geçim kaynağı ve Türkiye'nin tarımsal ihracatta lokomotif ürünü olan fındıkta, önümüzdeki sezon bir hayli "aksiyon" yaşanacak gibi...

Bir tarafta üreticinin elindeki ürünün ucuza kapatılmasını önlemek isteyen TMO ve Fiskobirlik, diğer tarafta ise "Alivreciler" ve tekel konumundaki o firmalar olacak!..

Serbest piyasa koşulları içinde bu mücadele elbette normaldir...

Ancak, fındığı ucuza kapatmak isteyenler piyasayı serbest bırakmıyor ki!..

Arz-talep meselesini kendi aralarında öyle hallediyorlar ki, şeytanın bile aklı şaşıyor...

İspanya'nın Sevilla kentinde 21-23 Mayıs tarihleri arasında yapılan Dünya Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Kongresi'nde, Türkiye'nin 2018 fındık üretiminin 640 bin ton olacağı tahmin edildi...

Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2018 yılı 1. Bitkisel Üretim Tahmini'ne göre ise, geçen yıl 675 bin ton olan fındık üretimi yüzde 14 düşüşle 580 bin ton olacak...

Tarım Bakanlığı, TZOB, İstanbul ve Giresun'daki fındık ihracatçıları birlikleri, rekolte tahminlerini henüz açıklamadı...

"Alivreci takımı", her sezon öncesinde fındık rekoltesinin yüksek olduğu algısını yaratarak, üreticiyi paniğe düşürmek ister ve çoğu zaman da fiyat yerlerde sürünür!..

Çünkü, işin içinde Avrupa kaynaklı büyük paralar vardır. O yüzden bazı alivreciler ile tekel konumundaki firmalar, fındığın fiyatını düşürmek için rahatlıkla operasyon çeker...

Bu köşede, "emanet" tezgahını ve Avrupalı alıcıların taleplerinin nasıl ayarlandığını çok yazdık, anlattık!..

Devlet, serbest piyasa koşulları içinde o firmaların üzerine gidemediği için zaman zaman TMO'yu devreye alarak, oyunu bozmaya çalışmıştı...

Diyorum ki, eğer üreticinin alın teri ve emeğinin karşılığını alması isteniyorsa oyunu da kuralına göre oynayıp, spekülatörlerin karşısına TMO'nun yanı sıra

Fiskobirlik'i de aktif olarak piyasaya sürmek gerekir!...

Aslında işin doğrusu; fındığı "yarı mamül" tabir edilen kırılmış olarak değil de fındık ezmesi, fındıklı çikolata, krema, krokan ve benzeri mamüller üreterek, katma değer ortaya çıkarmaktır...

Devlet, fındık mamülleri üreten yerli firmaların ihracatı artıracak teşvikleri yaparsa, bundan hem sanayici, hem devlet, hem de üreteci kazanır...

Şimdi ne oluyor; Avrupalı fındığı bizden alıyor, çikolata, ezme ve pasta olarak Türkiye'ye satıyor...

Bu, çayın taşıyla çayın kuşunu vurmaktır...

Bu anlamda, ilgili bakanlıklar, ziraat odaları, bölgedeki ziraat fakülteleri, yerli sanayiciler, TMO ve Fiskobirlik, "milli ürün" fındıkta ortak anlayış ve tavırları geliştirmek zorundadır...

Yoksa her fındık sezonu öncesinde aynı teranelerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır...