Seçimler bitti.

Ülkenin, ekonomi ve eğitim başta olmak üzere çözülmeyi bekleyen pek çok sonunu var. Halk, gerçek gündemiyle yüzleşecek yine.

Bugün eğitimde kadınlarımızın durumuna değinmek istiyorum.Cumhuriyetin başında'Tevhid-i Tedrisat Kanunu'ile kadınlara da tanınan ve parasız olan eğitim hakkı,daha sonra zorunlu ilköğretim ve 4+4+4 ile on iki yıllık temel eğitime dönüşmesine rağmen,kız çocuklarının eşit olarak bu haktan yararlanabildiğini ne yazık ki hala söyleyemiyoruz.

Eğitim sisteminin; farklılıklara saygı duyan, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin özgür bireyler yetiştirmeyi amaçlaması gerekir, fakat uygulamada böyle olmadığını biliyoruz.

Cinsiyet rolleri ailede başlayıp okullarda ve toplumun diğer kurumlarında öğretiliyor. Davranışlarından seçecekleri mesleklere kadar, kadınlar daha çocuk yaşta ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Bu durum, kadınların eğitim olanaklarından yararlanmasını ilköğretimden yüksek eğitime kadar engellerken, toplumsal rollerini de belirliyor.

Açık öğretim hariç, kadınların erkelere göre eğitim oranı erkeklerin çok gerisinde. Kadınlara toplumda biçilen anne, eş, ev kadını gibi roller, onların ikinci sınıf eğitim almalarını da beraberinde getiriyor. Meslek liselerinin yanında bir milyona yakın kız çocuğu 'din eğitimi' adı altında imam hatip ortaokulu ve liselerinde 'haremlik-selamlık' olarak 'karma eğitimin dışında' okutulmaktadır.

Ortaokula ve liseye geçişte, hiçbir okula kayıt yaptırmayarak eğitim hayatının dışında kalan kadınlar var. Çocuk yaşta evlendirilen kadınlar var. İş hayatına da katılamayan ,eğitimsiz ve rolleri eşitsiz olarak belirlenmiş kadınların oluşturduğu toplumdan sağlıklı ilişkiler beklemek de ne yazık ki mümkün değildir.