Geçen hafta Cumhuriyet Meydanımızda bir fuar açılışı yapıldı. Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu tarafından düzenlenen fuarda tutuklu ve hükümlülerimizin aldıkları iş ve mesleki eğitim sonrası ürettikleri ürünler halkımıza sergilenerek satışa sunuldu.

4 Temmuz gününe kadar devam edecek fuar kapsamında 59 farklı ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerimizce üretilen 'Ayakkabıdan mobilya aksesuarlarına , zeytin peynirden zeytinyağına , ev aksesuarlarından ve bijuteriye ' kadar uzanan geniş bir yelpazedeki ürünlerini halkımızın beğenisine sundular.

Açılışına katıldığım fuarı iş çıkışı tekrar ziyaret ederek alışveriş yapma imkanı bulabildim. Belki esnafımızın satışlarını olumsuz etkilemiş olabilir ancak tutuklu ve hükümlülerimizin meslek sahibi olabilmeleri , üretim ekonomisine katılabilmeleri adına çok yerinde düşünülmüş bir çalışma. Emeği geçenleri, fuarın Adana'dan sonra Samsun'da açılmasını sağlayanları tebrik ediyorum.

Samsun Cumhuriyet Başsavcımız Ahmet Yavuz beyden aldığım bilgiye göre; bu projeye katılan ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerimiz 'Yaklaşık 700 TL maaş , yıl sonu oluşan kardan pay aldıkları gibi kendisinin ve ailesinin sağlık sigorta primleri Kurum tarafından ödeniyor , kendilerinin ödemek zorunda oldukları iaşe bedeli tahsil edilmiyormuş'.

Her yönüyle farkındalık yaratan, örnek bir çalışma.

Geçen hafta ilk kez Başkanlık Sisteminin seçimi yapıldı ülkemizde. Katılımın yüksekliği, herhangi bir provakosyona geçit verilmemesi ve tarafların seçim sonuçlarını teyit etmeleri ülkemiz için olumlu bir gelişme oldu. Türkiye Cumhuriyetimizin ilk başkanı seçilen Sn.Recep Tayyip Erdoğan beyi ve Samsunumuzu TBMM'de temsil edecek Milletvekillerimizi tebrik ediyor, başarılar diliyorum.

Şimdi sıra Kamu Kurum ve Kuruluşlarının nasıl şekilleneceği, oluşacak olan Kabine ve üst yönetimlerde.

Seçim sürecinde atladığımız ve/veya yoğunlaşamadığımız Küresel Ticaret Savaşları, yeni bloklaşmalar ve krizler bizi derinden etkiliyor/etkileyecek.

1974 Yılından buyana ABD değişik enstrümanlar ve yöntemlerle İran'a yaptırımlar uyguluyordu. Ancak biz seçim sürecindeyken daha önceki yönetim tarafından taraflarca (BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Almanya, İngiltere, Çin, Rusya, Fransa ve de AB arasında) imzalanmış olan Joint Comprehensive Plan of Action (JCPOA-İran'ın nükleer programına ilişkin geniş aksiyon planı kapsamında İran'a yönelik mali, ticari, enerji vb. yaptırımların kaldırılmasına dair) anlaşmasından Trump yönetiminin çekilmesi ve İran'a petrol yasağı yaptırımı kararı alması başta Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve Almanya olmak üzere bizi de derinden etkileyecek.

İran'dan petrol ithalatı yapmakta direnen ve ödeme işlemlerini finansal sitem üzerinden yapacak ülkelerin bankaların ABD Patriot Yasası'na uymak zorunda olması (Türk bankaları da dahil. Halk Bankası yöneticilerimizin yargılanma sürecinde dayanak yasa.) ve ABD'nin Office of Foreign Assets Control (OFAC-Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi) kurumu tarafından tespit edilip yaptırımlar listesine alınarak finans sisteminin dışarısına çıkarılması, hiçbir banka ile çalışamaz ve en ufak miktarda bir transfer bile yapamaz hale gelmesi ise finans sisteminde ayrı bir etki yaratacaktır. (Bknz: 14 Mayıs 2018 tarihli 'Sistemin açıklarını sistemi kuranlar kullanıyor' başlıklı yazım.)

Doğal Gaz'da yaklaşık % 99 , Petrolde ise yaklaşık %92 oranında dışa bağımlı olduğumuz gerçeğini kabul olarak aklımızda tutalım. 2016 Yılında varili 44 dolara inen ham petrolün , 2017 yılında 63 doları gördüğünü ve yazımı hazırladığım sırada bir önceki güne %2,09'luk artışla Brent Petrol Varil fiyatının 79,23 dolara yükseldiğini dikkate aldığımızda yıllık enerji ithalatımızın 2014 yılında olduğu gibi 50 milyar doların üzerine çıkması gibi riskle karşı karşıyayız.

Böyle bir sürecin ülkemizin dış ticaret açığına 13 ila 14 milyar dolar gibi olumsuz bir katkı yapması ve enerji arz güvenliğimizi etkilemesi kaçınılmaz görünüyor.

Çare, öz kaynağımız olan 'Enerji Verimliliği'ni her alanda teşvik ederek hedefler koyabilmek, enerji yoğunluğunu azaltacak projelere daha çok kaynak ayırarak sonuca odaklanabilmekten geçiyor.

Sağlıcakla

Kadir GÜRKAN