Bir kayıkçı varmış.
İşi, yolcuları kayığı ile nehrin bir tarafından diğer tarafına geçirmekmiş.
Adamın kayığının küreklerinin birinde 'İNANÇ' diğerinde 'ÇALIŞMAK' yazıyormuş.
Bu sözleri küreklere niçin yazdığını soranlara:

Nehirden geçmek için her iki küreğe de ihtiyacım var.
Çalışmaksızın inanç, inanç olmadan da çalışmak bir işe yaramaz.
Bunlardan birinin eksikliği tek kürekle kayığı yürütmeye çalışmak gibidir.
O da kendi etrafında döner. Hedefe asla ulaşamaz.

Başarıya ulaşmak için bunların ikisine de ihtiyacımız vardır.
Yoksa olduğumuz yerde döner dururuz.
Hedefe bir türlü ulaşamayız demiş...
-------------

Şimdi bu hikayeyi neden anlattım size.

Bizim kız Aysun Erge'nin hayatı da 'inanç ve çalışmaya' çok iyi bir örnek cünkü...
İspanya'da Akdeniz Oyunları'nda 53 kiloda mindere çıktı.
Ay-Yıldızlı formayla Yunanlı rakibiyle final oynadı ve ikinci oldu.
Gümüş madalyanın sahibi olan Aysun, dün havayoluyla Samsun'a mutlu döndü
ancak sonrasında büyük hayal kırıklığı yaşadı.

Neden mi!

Nedeni hiçbir yetkili onu elinde çiçeklerle ve karşılama töreni yapmadı.
Ben 13 yıldır bu mesleği yapıyorum.
Onca şampiyonu ve dereceye girmiş sporcuları törenle karşıladık veya karşıladılar.
Aysun'a daha önce tören yapılacağı konuşulurken neden yapılmadığı aklımda soru işareti bıraktı.
Bu Samsun'un sporcusu ve Akdeniz Oyunlarında ikinci olmuş.
Öyle önemsenmeyecek bir başarı da değil bu.
Kimse burun kıvırmasın, aman boşver demesin.
Neydi bizim asli görevlerimizden birtanesi.
Uluslararası alanda madalya kazanan sporcu yetiştirmek.
Yarışmıyormuyuz bunun için biz birbirimizle.

Aslında neden karşılanmadığını ve olayların nasıl olduğunu çok iyi biliyorum.
Şimdilik bu köşeden paylaşmıyorum.
Sevdiğim, değer verdiğim insanlara zarar gelmesin diye.
Yeri geldiğinde onu da yapıcam merak etmeyin.
Şu an sadece izliyorum, uzaktan usul usul.

Yazık değilmi Samsun adına Uluslararası alanda madalya elde etmiş
bir milli sporcuyu 'YETİMMİŞ' gibi havaalanında tek başına bırakmak ?
Yazık değilmi verilen onca emeğe ?