Doksanlı yılların başı…
Lösemiyle mücadelede her şeyi göze almıştık.
O yıllar Samsun'da tedaviler sınırlı.
Sadece kemoterapi yapılıyor.
Işın tedavisi yok, ilik nakli hiç konuşulmuyor.
Sonuç alacağımız dünyanın öbür ucu da olsa gitmeliyiz.
Kafamızda bu gelgitler varken gelen öneri.
'Emrah tek çocuğunuz bir kardeş düşünseniz.'
Sonraki yıllar Emrah'ın iliğe gerek duyulacağı düşünülmüş.
İlik nakli nedir, nerede olur, nasıl olur kimse bilgilide değildi.
Allah, Eda Nur'u lösemiyle tanıştıktan sonra 1991 yılında ağabeyine ilik gerekli olur beklentisi içerisinde bize nasip etti.
O yıllarda ilik nakilleri Avrupa'da, Amerika'da…
O yıllar bugünkü gibi ilik bağışı kampanyalarından da eser yok.
İlik nakilleriyle ilgili gidilmesi gereken yerlere tüm zorlukları aşarak gidebileceğimizi düşünürken, bugünlerde bakıyoruz Türkiye'de birçok yerde ilik nakli yapılıyor.
Samsun'da 19 Mayıs Üniversitesi ve özel bir hastanede…
Bir zamanlar dünyanın sayılı yerlerindeki tedavi artık ayağımızın dibinde.
Birde ilik naklinin lösemide yüzde yirmi düzeylerinde gerekli olduğunu öğreniyoruz. Gözümüzde büyüttüğümüz ilik nakli ülkemizde artık sorunsuz gerçekleşirken, yapılan nakillerden yüzde seksen beş oranında başarı elde edilmiş.
Ağabeyine şifa olamayan kızımız şu an ilik bağışçısı.
İnşallah dünyada her kim olursa birisine katkısı olur.
Evet, ülkemizde ilik nakilleri yapılıyor ama…
Hani biz ilik için dünyanın en ücra yerine gideriz diyorduk ya…
Yaşamda maddi anlamda her şeye ulaşabilirsiniz.
Hastane, doktor, servis, alt yapı, her şey var.
İlik bulunmayınca tüm bunların hiçbir anlamı yok.
İliğimizi bağışlarsak, işte o zaman alt yapı harekete geçecek.
Belki bir çocuğun şifası bedenlerimizde bilmiyoruz.
Eğer bir çocuğu hayata tutundurmak.
Eğer bir annenin umudunu gerçekleştirmek istiyorsak.
Lütfen Kızılay'a gidip donörlük başvurumuzu yapalım.
Sizden istenecek üç tüp kanı verelim.
Sadece şunu düşünelim.
Ya 'Bana da ilik gerekirse…'