Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı İlyas Edip Sevinç, Haberaks TV'de "Haberin Sesi" programında, Bizim Burcu Düzgün Çoban'ın sorularını cevaplandırırken, "Parası olan fındığı alır" tespitinde bulundu.

Sevinç'in bu sözleri, piyasanın temel koşulları için genel bir ifade gibi olsa da bu tespitin muhatabı, "fındığın tümünü almaya talip olduğunu" açıklayan Fiskobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar'dır...

Sevinç'in Burcu Düzgün Çoban'a yaptığı açıklamada,

Bayraktar'ın bu ifadesinden rahatsız olduğunu anlamak zor değildir. Sevinç, şöyle demiştir:

'Sezon açılıp, fındık piyasaya indiğinde tüccar ve ihracatçı fındığa talip olacak. Arkadaşlarımız her sezon öncesinde bu tür açıklamaları yapıyor. Geçen sene bu açıklamaları yaptıktan sonra ne kadar fındık almışlar, aslında bunun araştırılması gerekiyor. Daha önce almamış olmaları da bundan sonra almayacakları anlamına gelmez."

Fiskobirlik; 2002 yılında, "ithal bakan" Kemal Derviş'in

IMF'ye verdiği taahhüt sonucunda diğer tarımsal birlikler gibi "özerk" statüye kavuşmuştu...

O güne kadar siyasetin adeta 'arpalığı' haline gelen ve bir süre de bu özerkliğin farklı biçimde değerlendirilmesi yüzünden Fiskobirlik, borç sarmalından kurtulamamış ve binlerce üretici mağdur edilmişti...

Fiskobirlik, Lütfi Bayraktar'la birlikte sıkıntılı süreci aşmaya çalışmaktadır ama geçmişten kaynaklanan

"mali kaynak" sorunu henüz bitmiş değildir…

Yani, binlerce üreticinin ortak olduğu Fiskobirlik, fındık fiyatını belirleyen ünlü İtalyan firmasının yanında mali kaynak bakımından çok zayıftır…

Sevinç, işte bu gerekçelerle 'fındığın tümünü almaya talip' olan Fiskobirlik'e "Paran varsa alırsın' demek istemiştir…

Dünkü, "Hükümet, fındığa sahip çıkmak zorunda" başlıklı yazımda, "TMO'nun, Fiskobirlik'le birlikte hareket etmesi gerektiğini" belirtmiştim…

Çünkü, hem Fiskobirlik hem de TMO'nun görevi; üreticileri zarar ettirecek spekülatif hareketleri engellemek ve piyasada istikrarlı fiyat dengesi oluşumuna katkı vermektir…

Elbette, "alivre" satışları nedeniyle fındığı ucuza kapatmak sözde ihracatçıyla, "milli" ürünü değerinde dış piyasaya sürmek isteyenleri aynı kefeye koymak haksızlıktır….

Mesele, hem üretici hem sanayici hem ihracatçı hem de devletin kazançlı çıktığı bir fındık politikası ortaya koymaktır…

Hükümet, böyle bir denge üzerine 'fındık politikası' uygulayacaksa, adil rekabet için Fiskobirlik'in elini güçlendirmelidir….

Birileri, "serbest piyasa" deyip durmakta…

Ancak, küresel güç odaklarınca 'kontrol' altında tutulan bir piyasaya "serbest" demek gülünç olmaz mı?..