Of'ta bir arazi sınırı anlaşmazlığı yüzünden taraflar köy ihtiyar heyetinin huzurunda davalarını hal etmeye çalışırlarken ister istemez yeminleşirler. Fakat haklı olduğuna inanan kişi kendisinin haklılığını ispat edemeyince öfkeli bir şekilde ayağa kalkar ve şöyle haykırır:

' Allah'a şükür ki, öbür dünya vardur. Öbür dünya olmasaydı ben ne ederdum?'

Gerçekten öbür dünya yani ahiret ve hesap olmasaydı bu dünyanın hali ne olurdu?

Siyasilerin attığı çamurların, yaptıkları suçlamaların, yöneticilerin yaptıkları zulümlerin, söndürdükleri ocakların hesaplarını kim nereden nasıl soracaktı?

Gelelim yine kendisini anlatamayan ve hakkını ispatlayamayan OF'lunun feryadına:

' Allah'a şükür ki, öbür dünya vardur. Öbür dünya olmasaydı ben ne ederdum?'

Birkaç yıllık koltuk saltanatı yada bu koltuk için savaşana yardakçılık yapmak için her türlü iftirayı yapanlar hesaplarını nasıl vereceklerdir?

Bu hesap işine dahil olan sadece siyasiler yada her düzeydeki yöneticiler midir?

Hayır, sorumlu olan herkes, sorumluluk kapsamına ve düzeyine göre sorumludur.

Tarihçi yazdığı kitabından, vaiz yaptığı vaazından, memur yaptığı işten, amir hem yönettiği insanlardan ve hem de memurlarının yaptığı işlerden, öğretmen öğrencilerinden, zanaatkar yapmış olduğu işten, hakim verdiği hükümden, doktor tedavi ettiği hastasından, anne-babalar yetiştirdikleri çocuklarından ve özetle ifade edersek insan oğlu söylediği her sözden ve yaptığı her işten sorumludur.

' Allah'a şükür ki, öbür dünya vardur. Öbür dünya olmasaydı ben ne ederdum?'

Gerçekten ne yaparduk?

Tüyü bitmemişlerin ahları nasıl karşılık bulurdu acaba?

Güçlünün( siyasi, ekonomik vs.)gemisinin yürüdüğü, garibanınki ise battığı ve batırıldığı bir dünyada nasıl ve hangi umutla yaşayabilirdik? Öbür dünya umudu olmasaydı hayatın bir tadı olur muydu acaba?

Ah benim OF'lu kardeşim!

Bu dünyadan gelip geçenlerin okumaları için bu sözünü nereye yazayım, bilmem?

Selam ve sevgi ile…