Samsun eskiden tütünle özdeşleşmiş bir şehirdi. En çok satılan sigara bile Samsun markalı sigaraydı. Bir de Maltepe vardı. Ülkenin en büyük iki sigara fabrikasının bulunduğu yerleri işaret ediyordu. Samsun ve Maltepe Sigara Fabrikaları istihdam, üretim ve katma değer açısından ülke ekonomisine çok büyük katkıları olan işletmelerdi. Ama küresel çetelerin üstlerine çöküp özelleştirme furyasıyla elden çıkması daima gönüllerde bir hüzünlü yara olarak kaldı.

1989 yılı baharında ve yazında Çatalarmut köyü yanındaki askeri birlikte görev yaparken tütün tarlaları içindeydik. Tütün tarlalarındaki hummalı çalışmalar hala gözlerimin önünde!

Samsun artık tütünü unutmuş gibi duruyor. Tütüne dair hiçbir belirti yokmuş gibi! Oysa bu şehir tütünle var olmuş bir şehirdi. Zenginliğini, ihtişam ve varlığını tütüne borçluydu ve onu kaybedince yerine yeni bir ürün ikame edemedi. Tütün bize unutturuldu ama dünya unutmuyor ve devam ediyor.

Çünkü tütün hala en kıymetli tarımsal sanayi ürünlerinin başında geliyor. Bu konuyu gündemde tutanlar var ve onlara kulak vermek gerekiyor.

V.Munyar köşesinde Sigara Harici Tütün Mamulleri Üreticileri Derneği Başkanı Gökhan Ersöz'le olan söyleşisinde tütün açısından son yıllarda yapılmış en farklı değerlendirmeyi paylaştı:

'- Ülkemizde sigara ile mücadele adeta Türk tütünü ile mücadeleye dönüştü. Sigara tüketiminin kaynağı, yurt içinde üretilen tütün gibi algılanıyor. Oysa, tütünümüzün yüzde 90'ı ihraç ediliyor.

Tütün üretiminin yapıldığı il sayısına işaret etti:

- Tütün üretimi 2002 yılında 36 il ve 155 ilçede yapılırken, 2016'da 21 il ve 92 ilçeye çekildi. Halen Manisa, Denizli, Adıyaman, Uşak, Samsun, Tokat, İzmir, Malatya, Aydın, Balıkesir, Muğla, Hatay ve Batman'da tütün üretiliyor.

Üretimden çekilen illeri sıraladı:

- Trabzon, Giresun, Artvin, Sinop, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Hakkari, Adana, Mardin ve Burdur'da artık tütün üretilmiyor.

Devletin artık destekleme alımları yapmadığını anımsattı:

- 2002 yılında 405 bin 882 olan üretici sayısı, 2016'da 64 bin 464'e geriledi. Tütün üretimi 2002'de 159 bin 521 ton iken 2016'da 74 bin tona indi.

Tütün ihracatının altını çizdi:

- Türkiye, geçen yıl 51 bin 028 ton tütün ihraç ederek 352.6 milyon dolar döviz geliri elde etti.

Ardından ithalata dikkat çekti:

- 2002 yılında 55 bin 800 ton tütün ithal edilirken, 2017'de 100 bin ton ile rekor kırıldı. İthal tütüne ödenen döviz geçen yıl 522.7 milyon doları buldu.

Tütünün geçmişte Türkiye'nin önemli ihraç kalemleri arasında bulunduğunu vurguladı:

- Ancak, 2012 yılından itibaren üstünlüğümüzü kaybettik. Ülkemiz tütünde net ithalatçı pozisyonuna geçti. Yerli tütünün Türkiye'de üretilen sigaralardaki kullanım oranını paylaştı:

- Yerli tütünün ülkemizde üretilen sigaralarda kullanım oranı 2003'te yüzde 42 iken, 2017'de bu oran yüzde 12.2'ye düştü. Tütünde ciddi fırsatlar olduğunu savundu:

- Tütün tarımını geliştirmek için 5, 10 hatta 50 yıllık yol haritası çıkaralım. Türkiye'de üretilen tütünü dünyada tekrar marka haline getirelim.

Devletin sigara tüketimini azaltmaya dönük çalışmalarını sürdürmesi gerektiğini vurgulayıp, ekledi:

- Ama hammadde olarak tütün ihracatını artırıcı politikalar benimsenmeli.

Türkiye'de kurulu 8 sigara üreticisi olduğunu kaydetti:

- Sigara üreticileri, tütün ticareti yetki belgesi olan firmalar aracılığı ile tütün ektiriyor. Ülkemizde yıllık yaklaşık 105 bin tonluk sigara pazarına sahip uluslararası sigara sektörünün, içeride sattığı ürün karşılığında aynı miktarda Türk tütünü alımının zorunlu kılınması amaçlanıyor.

Yunanistan, İtalya ve Makedonya'nın tütün mamulü üreticisi firmalar ile 5'er yıllık alım garantisi içeren anlaşmalar yaptığını anlattı:

- Ülkemizde de benzer bir model uygulanabilir. Böylece yıllık tütün ihracat miktarı 105 bin tona, ihracat geliri 770 milyon dolara çıkabilir.

Bu modelle tütün üretimini bırakan 63 ilçede tekrar ekimin başlayabileceğine vurgu yaptı:

- İhracata dayalı tütün tarımının gelişmesi, 1 milyon kişiye istihdam kapısı açabilir...

Sigaraya karşı savaşı sürdürüp, tütünden gelen dövizi artırmaya çalışsak mı?'

Söylenenler pek yabana atılacak gibi değil, ne dersiniz?