Son yıllarda kadına yönelik istihdam rakamları geçmişe oranla artmıştır.

Kadın istihdamı rakamlarının artması bizde kalkınmayı ve refahı mı yoksa yozlaşmayı mı gösterir?

Kadın, sayısal olarak toplumun yarısı, fakat esasta toplumun kendisi ve tamamıdır.

Kadın, toplumu doğurandır.

Kadın, toplumu inşa edendir.

Kadın, toplumu geleceğe taşıyandır.

Kadın, misyonu itibariyle rakipsizdir.

Kadın, anadır.

Kadın, şefkat ve merhamet timsalidir.

Kadın, tüm zamanaların rol- modelidir.

Kadının gücüne ihtiyaç vardır.

Kadının gücüne olan ihtiyaç, onun asli görevini aşamaz.

Bu nedenledir ki, kadının bu asli görevi anlaşılamazsa her istihdam bir ailenin temeline dinamit, topluma bomba olur.

Çalışan kadının sorunu ücretten önce evdeki aile düzenidir.

Sayın Devlet Başkanımız yeni evlenen çiftlerden en az üç çocuk istiyor .

Çalışan öyle kadınlar gördük ki, çalışma şartlarının olumsuzluğu nedeniyle çocuk doğurmuyor ve doğuramıyor. Yeni kuşağın adeta nesli kurutuluyor.

Altyapısı oluşturulamamış kadın istihdamı ülkenin geleceği açısından felakettir.

Bize göre bunun ilk adımı, eşleri çalışmayan erkeklerin ücretlerinin aile yardımı adı altında artırılması ve bu fazlalığın doğrudan kadının hesabına aktarılmasıdır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün de ifade ettiği gibi, 'kadının birinci görevi anneliktir.'

Peki, kadın çalışmamalı mıdır? Bu satırların yazarının eşi, kızları ve bir gelini çalışanlardır. Kadının çalışması ile çalışma şartlarını karıştırmamak gerekir.

Kadın, asli görevini ihmale neden olacak şekilde çalışmamalıdır. VE HİÇBİR ZAMAN YARIM GÜNDEN FAZLA EVİNDEN UZAK OLMAMALIDIR. Burada söz konusu olan kadının kendisinden çok misyonu öne çıkmakta ve Anayasadaki pozitif ayrımcılık bu noktada aranmalıdır.

Kadına yönelik pozitif ayrımcılık budur ve bu olmalıdır. Selam ve sevgi ile…