Komplo teorilerini sevmem ama, her zaman da kulağımın arkasından eksik etmem.

Anlayacağınız, 'YA OLURSA' ihtimalini her zaman saklı tutmaya çalışırım,

Diyanet İşleri Başkanlığı tedarikçi firma konumundaki İmam Hatip okullarıyla İlahiyat fakültelerinin kontrolsüz büyümelerine karşı olabilir mi?

Daha doğrusu kontrolsüz büyümeden ne anlayacağız?

Bu okullar Türkiye'de açılmıyor mu? Yoksa dini gelişmeleri mi kontrol altına alamıyoruz?

Basında böyle bir haberle karşılaşınca Başkanlığın 2017-21 Stratejik Planına baktık.

Gördük ki, okulların kendilerine değil de yetersizliklerine karşı çıkmakta ve SWOT analizinde tehditler kısmına saymaktadır. Bu tespitlere katılmamak mümkün değildir.

İşte o tehditler-riskler: Bunlar dini hizmetlerin sağlıklı yürümesini engellemektedir.

' Dinin terör ve şiddet içeren yapılanmalarla ilişkilendirilmesi ve bu durumdan din algısının olumsuz etkilenmesi

  • Ulusal ve uluslararası din referanslı siyasal yapılanmaların sayısının artması
  • Bölgesel siyasi gelişmelerin değişkenlik göstermesi
  • İç ve dış göç olgularıyla karşılaşılması
  • İlahiyat ve imam-hatip lisesi mezunu sayısının çokluğuna rağmen, mesleki birikimlerinin/seviyelerinin istenilen düzeyde olmaması
  • İslamofobi ve olumsuz İslam algısının yaygınlaştırılması
  • Cami ve Kur'an kurslarını inşa eden dernek ve vakıflar üzerinde Başkanlığımızın etkin müeyyide yetkisinin bulunmaması
  • Hurafe ve batıl inanışların bulunması'

Özellikle yeterli kalitede alimlerimizin yetişmemesi, yetişen ilahiyatçıların kendilerine misyon gömleğini giydirmemesi bu alandaki risklerimizin en büyüğünü meydana getirmektedir.

Osmanlı'dan beri düşüp kalkamadığımız yer de burası değil midir?

Selam ve sevgi ile…[email protected]