Her türlü ekonomik ve sosyal gelişmenin temelinde insan unsuru vardır. İnsanını iyi eğitmiş toplumlar refah içinde yaşar; bunun tersi olan toplumlar büyük sıkıntı çeker. Ne iş yaparsak yapalım, yaptığımız işi en ince ayrıntısına kadar hakkını vererek yapmalıyız. Böyle bir iş disiplinine ulaşmak ancak yaptığımız işi sevmekle mümkündür.

Gezginci bir şemsiye tamircisi yol kenarında oturmuş,işini yapıyordu. Tamirci, işinin gereklerini titizlikle yerine getiriyor; tamir edilecek kısımları dikkatle ölçüyor, yama koyuyor; telleri teker teker güçlendiriyordu.

Uzaktan kendisini takip eden gencin farkında bile değildi.Bir süre sonra genç yanına yaklaştı ve hayranlık dolu bir ifadeyle ,"İşinizi çok iyi yapıyorsunuz ,"dedi.

Şemsiye tamircisi elindeki işi bırakmadan cevapladı:

"Evet, ben her zaman işimi iyi yapmak için uğraşırım."

"Müşterilerin ,yaptığın işin iyi ya da kötü olduğunu ,ancak sen gittikten sonra anlayabilecekler, "diye devam etti delikanlı.

"Evet,haklısın . "

"Bu tarafa tekrar gelecek misiniz?"

"Hayır."

"O halde bir şemsiye için neden bu kadar uğraşıyorsunuz? Halbuki işini , çabucak halledip ileride yeni müşteriler bulabilirsiniz."

Çok fazla konuşmayı sevmeyen şemsiye tamircisi , gence ders niteliğinde şu cevabı verdi: "Eğer ben işimi iyi yaparsam benden sonra buradan geçecek öteki tamircinin işi kolaylaşacak.Fakat kötü malzeme kullanır ve baştan savma işi çıkarırsan, halk onu er ya da geç anlayacak ve daha sonra buradan geçecek olan tamirciye iş vermeyecektir."

"Sürdürdüğünüz hayatın niteliği , ne işle meşgul olursanız olun , mükemmele ne kadar derinden adanmış olduğunuza bağlı olarak belirlenir. "

"Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse,Michelangelo'nun resim yaptığı, Beethoven'in beste yaptığı, Shakesper'ın şiir yazdığı gibi yapın. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup, "Burada işini çok iyi yapan dünyanın en iyi çöpcüsü yaşıyormuş" desin.