Belki de geç kalmadı, belki de biraz ve hatta birazdan da çok geç kaldı bu yazı. Birkaç yazardan birkaç kitap önerecektim kitap sevdalısı dostlarıma, on on bir günlük bayram tatilini hem hoşça hem de biraz doluca geçirmeleri için. Bayram bugün başlıyor ama tatil dört gün önceden başladı. Bu açıdan bakınca biraz hatta oldukça geç kalmış bir yazı. Ama 'okumanın zamanı ve zemini yok' diyen dostlar için de hiç de geç kalmış değil.

Üç yazardan bahsedeceğim bu yazımda, ikisi bizden biri bizden olmayan ama üçü de gerçekten kalem ehli, üçü de gerçekten okunması hem keyif veren hem de bana göre şart olan üç yazar. Bizden dediklerimden ikisi deTürkiye dışından, birisi Kırım'dan, öbürü de Kırgızistan'dan iki büyük yazar. Biri komünizmi yaşamış, öbürü komünizmin çilesini vatansız kalarak çekmiş. Kırımlı olan Cengiz Dağcı, Kırgız olan da Cengiz Aytmatov.

Ben her ikisinin de birer hikayesini film yapmak istedim ama başaramadım. Biraz benim beceriksizliğim ve yetersizliğim daha çok da Türk kültür ve sanat hayatına, özellikle de Yeşilçam'a hakim olan zihniyetin Türk'e kapalı oluşundan. Cengiz Dağcı'nın hikayesi 'Yurdunu Kaybeden Adamın Zamansız Çilesi' idi, Cengiz Aytmatov'unki ise 'Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek' isimli muhteşem hikayeydi.

Cengiz Dağcı'dan 'O Topraklar Bizimdi, Korkunç Yıllar ve Onlar da İnsandı' adlı üç romanı önereceğim meraklılarına. Okuduktan sonra gerisini bulmak kolay; bu üç kitabı seven kalan tüm esrelerini kolaylıkla bulur Cengiz Dağcı'nın.

Cengiz Aytmatov, bir büyük hikayeci, bir büyük romancı, bir erişilmez sanatkar ve fikir adamı. Her kitabı muhteşem ama yeni başlayacaklar için ben öncelikle Beyaz Gemi, Cengiz Hana Küsen Bulut ve Yıldırım Sesli Manasçı'yı önereceğim. Yıldırım Sesli Manaçı'da Yüzyüze ve Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek hikayeleri de var. Okuyanların büyük keyif alacağından eminim, tabii Refik Özdek tercümesiyle okumak kaydıyla.

'Bizden olmayan' dediğim üçüncü yazarsa Stefan Zweig. Ben onu yıllar önce Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkan 'Yıldızın Parladığı Anlar' kitabıyla tanıdım ve müptelası oldum. Çok akıcı bir üslup ve çok üretken bir yazar, o kadar kitabı var ki, takip etmek oldukça zor ama oldukça da keyifli. Şu romanı veya bu hikayesi ya da şu biyografik eseri diye isim vermeyeceğim, hangisini bulursanız ve hangisinden başlarsanız hiç fark etmez.

Ben neyi mi okuyorum? Hemen söyleyeyim, ben bu ara İttihat Terakki'yi yeniden ve oldukça etraflıca okuyorum. Daha önce birçoğunu okuduğum kitapları yeniden indirdim raflardan ve hiç okumadıklarımı da ilave ettim. Özellikle de karşıtlarının yazdıklarını da. Bir de Milli Mücadele ile bağlantısını kurarak. Bu bayram benim için yine kitaplarla dolu geçecek.

Başta siz değerli okurlarım ve dostlarım olmak üzere herkese ama özellikle de sevgili gençlerimize kitaplarla dolu günler temenni ediyorum.