BAYRAM OLSUN -2

Gönlümün sensin meramı

Gel bugün bayram olsun

Sinemde gizli yaramı

Sar bugün bayram olsun.

***

Neşat Ertaş'ın bu türküsünü dinleyerek Boğaziçi köyüne doğru arabamı sürdüm.

Tünelden geçerken radyoyu kapattım.

Arabamı Camiinin önüne bıraktım.

Anne ve babamın hayrına yaptırdığımız çeşmede abdest aldım.

Mezarlığa vardım.

***

Ölümle, hayat arasında heykel gibi duran mezarlara selam verdim.

Köyümüzdeki komşular, akrabalar, gurbetten gelmiş tanıdıklar…

Şimdi toprağın altında sağır! Kör! Sessiz!

Çürümeye yüz tutmuş mezar tahtalarının içinde hareketsiz.

Kara toprak sadık yari ile buluşmuş, kefenlerde iskeletler dilsiz.

Ruhları bedenden ayrılmış görünmez, belirsiz!

***

Burnumdan derin bir nefes aldım.

Yavaş yavaş ağzımdan bıraktım.

Yüreğimi rahatlatmak için tiyatroda kullandığım bir yöntemdi bu.

Rahmetli babamın kabristanlığının başına vardım.

Mezarının üstüne düşmüş kozalakları aldım.

Çiçeklerini suladım.

***

Çam ağaçlarının arasından bir kuş sesi duyuldu.

Sanki bana -hoş geldin- diyordu

Gökyüzüne baktım.

Göremedim!

Hay Allah!

Mezar taşına konmuş ötüyordu…

Ne söylüyordu?

Beni mi dinliyordu?

Adını bilmediğim bu kuş mezarlığın üstünde uçuyordu…

***

Toprak yolda giden traktörün römorkunda köylülerimiz türkü söylüyordu.

'… ben Samsun'a gidemiyom yar olmayınca…'

Köyde buğdaylar sola yatmış biçilmeyi bekliyordu…

Irmakta yüzen kazların sesi duyuluyordu…

Ağustos sıcağında ılık bir rüzgar esiyordu…

Çocuklar köprü üstünde uçurtma uçuruyordu…

Güverciler pik yaparak Cami minaresine konuyordu…

***

Babamın mezarının alt başına çömeldim.

Elimdeki kitaptan Yasin Suresini n Türkçe mealini okudum.

Babama, dedeme, nineme ayrı ayrı dualar ettim.

Hepsinin naçizane bendenizde emekleri vardı.

Emek en yüce değerdi.

***

Mezarlıktaki boş yerlere baktım.

Sağlığımda mezarımı şu yol kenarına yaptırmalıyım dedim.

Niksar'da ki Cahit Kulebi'nin mezarı gibi olur mu acaba dedim?

Nedense birdenbire Nazım Hikmet'i hatırladım:

Anadolu da bir köy mezarlığına gömün beni

Ve de uyarına gelirse,

Tepemde bir de çınar olursa

Taş maş da istemez hani.