Ülkemizde son dönemlerde çok sayıda yeni üniversite kurulması, bu konunun akademisyenler, halk ve siyasiler tarafından tartışılan konulardan biri olmasına neden olmuştur. Şüphesiz eğitim, çağdaş yaşamın en önemli olgusu ve kurumudur. Eğitim-öğretim kurumlarının en üst halkası ise üniversitelerdir. Tüm dünyada üniversiteler, bölgenin, ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ihtiyaçlarının karşılanması ve geliştirilmesi amacıyla kurulur. Bu amaca hizmet etmeyen üniversitelerin teknoloji, araştırma, üretime katkı sunamayacağı ve geleceği yakalamasının mümkün olmayacağını çok iyi biliyoruz. Bu noktada yazının başlığındaki soruya cevap vermeden önce şunu soralım, yeni kurulan üniversitelerimiz böyle bir bilimsel stratejinin ürünü müdür? İşsizlik rakamlarına bakacak olursak en yüksek işsizlik oranı (%38,5) üniversite mezunlarında görülmektedir. Bu rakam, var olan üniversitelerin mezun ettiği insan sayısı ile iş talebi arasında uyumsuzluk olduğunu gösteriyor. Yani piyasanın ihtiyacı olan alanlarda uluslararası rekabete açık, verimliliği yüksek, nitelikli iş gücü yaratacak bir üniversite yapılanmasına sahip değiliz ve yeni açılan üniversiteler durumu daha da ağırlaştırıp üniversiteli işsiz rakamını yükseltmektedir. Bu da aslında yaklaşan bir krizin ayak sesleridir. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için ülkenin hangi iş türünde, ne kadar vasıflı elemana ihtiyacı olduğunun devlet tarafından bilinip detaylı bir planlama yapılması, kısaca strateji geliştirilmesi gerekiyor. Bir şehirde bulunan devlet üniversitesinde, yeterli öğrenci ve öğretim üyesi bulamayan bölüm, fakültelerin benzerlerinin hatta aynılarının o şehirde kurulan ikinci devlet üniversitesinde de açılması böyle bir planlamanın olmadığının çok basit bir örneğidir. Yetersiz alt yapı yalnızca yetersiz üniversite öğrencisi yetiştirmiyor, aynı zamanda yetersiz öğretim üyesi üretimine de neden oluyor. Ayrıca bu durum, YÖK'ün üniversitelerde dikey büyüme stratejisi ile de çelişmektedir. Türkiye'nin var olan sorunlarını büyütecek ve üniversiteleri çözüm merkezi olma hedefinden uzaklaştıracak, işsiz ordusu yaratacak, devletin ve milletin sırtında kambur olacak yeni üniversitelere değil, ülkenin ihtiyaçlarına cevap verebilecek Harvard, Stanford, Cambridge ve Oxford gibi gelişmiş üniversitelerle yarışacak niteliklere sahip yeni üniversitelere, araştırma enstitülerine ihtiyacı vardır. Sanayi devrimini kaçıran Türkiye'nin bilgi çağını yakalayamaması, genç nüfus oranı yüksek olan bu ülke için bir felaket olur. Amacım felaket çığırtkanlığı yapmak değil elbet, sevdalısı olduğum bu ülkeye, eğitim, bilim, teknoloji alanında ciddiyet, kararlılık ve liyakatla gerçekleştirilmesi zorunlu olan topyekûn bir eğitim seferberliğini hatırlatarak, aydın sorumluluğunu yerine getirmektir.