Danıştay'ın Andımız kararının yansımaları devam ediyor. Bu kararın alınması için beş yıl beklenip de yerel seçimler öncesi AK Parti-MHP seçim ittifak görüşmelerinin başlamasına getirilmesi ise kaldırıldığı zaman bile bu kadar tartışılmayan bir konuyu alevlendirmekle kalmayıp patlattı bana göre. Özellikle sanal alemdeki tartışmalar kan davasına, ihanete, vatan satmaya, tekfir etmeye kadar vardı.

Andımız konusunu en ayrıntılı yazacak isimlerden biri de Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Osman Kara ağabey hiç şüphesiz. Zaten o da konuyu kendi açısından ele aldı. Saygı duyuyorum. Özellikle ilk yazısı çok keskin bir dille yazılmıştı; ama anladığım kadarıyla Osman ağabeyim samimi dostlarının kendisini yanlış anladığını anladı ki dün ikinci bir yazı kaleme aldı. Değerleri yarıştırmak üzerine kurduğu yazısını tüm dikkatimle okuduğumda birinci yazısına göre çok daha anlamlı, kuşatıcı ve istifade ettiğim bir yazıydı bana göre.

Evet! Ben de karşıyım değerleri yarıştırmaya, karşılaştırmaya. Özellikle de bu Müslümanlık ve Türklük olunca daha da kızıyorum. Çünkü ben Müslüman bir Türküm. Ve bununla da gurur duyuyorum. Ancak bunu bir üstünlük olarak görmüyorum. Çünkü benim inancıma göre, ki bu kıstası Hazreti Peygamber Efendimiz koymuştur, 'Üstünlük sadece takvadadır.' Kişinin kendisini Müslüman Türk tanımlaması ise bir dayatma unsuru değil bir yaşama biçimi haline geldiğinde bir anlam kazanır.

Ben milletimle övünüyorum tabii ki. Büyük kahramanlıklar göstermiş bir milletiz; ama unutulmamalıdır ki bu kahramanlığı yaşayanlar, yaşatanlar, şehit olanlar, gazi olanlar bu milletin dini, bayrağı, vatanı, devleti için kendilerini feda ederek büyük millet olmuşlardır. Öyle oturduğumuz yerden ya da andımızı okuyarak ya da okumayarak kahramanlık ya da aidiyet oluşmuyor. Yaşanarak, can vererek, kan akıtılarak, ter akıtılarak, mürekkep kullanarak bu büyüklük, bu kahramanlık oluşuyor.

Yani ben andımızı okumayınca, ben Türklüğümden vazgeçmiş olmadığım gibi, andımızı okumakta ısrar edenler de Müslümanlıktan çıkmıyor bana göre. Burada aslolanın samimiyet olduğunu da eklemek istiyorum. Çünkü andımızı kaşıyarak aramıza nifak sokan ve hala varlığını kripto olarak sanal alemde sürdüren fitne odaklarını çok iyi anlıyorum. Bunlar iki tarafı da tahrik edip adeta birbirlerine kırdırmayı amaç haline getirmiş durumdalar. Bunların tahrik ettiği takipçiler, okurlar da bu hainlerin emellerine alet oluyorlar.

Sözün özü şudur ki itidal ve karşı fikre saygı fitnenin önünü alacaktır. Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan düsturunda olan herkes kardeştir. Birbirimizi sevmek, her konuda hemfikir olmak zorunda değiliz belki; ama dosta da düşmana da birbirimizi saydığımızı ve bu vatan için gerektiğinde gözümüzü kırpmadan can vereceğimizi gösterme zamanında bir birimizi yememiz için fırsat kollayanlara alet olmamalıyız vesselam.