Geçtiğimiz Cuma, akşamı, tarihçi İlknur Ünsal'ın konuşmacı olduğu bir sunuma katıldım. Konu özellikle sonlara doğru, mültecilere yoğunlaştı ve eğitim camiasından konuklar arasında hararetli tartışmalar yaşandı.

Eve döndüğümden bu yana zaman zaman bu konu üzerine düşünüyorum. Hafta başı Bodrum'da batan bot olayı sonra denizden çıkarılan cesetlerin görüntüsü, Aylan bebekten bu yana bir türlü çözüm getirilemeyen bu insanlık dramına kısa bir bakış atma yönünde beni cesaretlendirdi.

Başta çoğumuz gibi tepkiliydim bu insanlara. Hayatımızı ele geçirmeye çalışıyorlar diyordum. Kendi gettolarını kuruyor, inadına Türkçe öğrenmiyorlar diyordum. Ama öte yandan hızla insanlıktan uzaklaşmaya başladığımı fark ettim. Öyle tepkiliydim ki onlara, Suriyeli bir çocuğun başını okşamamıştım bile. Hiçbirine 'Merhaba,' dememiştim.

Bugün bu insanların büyük kısmı vatandaşlık almış ya da almaya hak kazanmış durumdalar. Savaştan kaçmış bu kişileri ama isteyerek, ama istemeyerek, sığınmacı olarak kabul etmiş bulunuyoruz. Bunların bir kısmının çeteleşmeye gittiği, bir kısmının çocuklarını dilenmeye çıkardığı hep konuşulan, gözlenen şeyler. Ama bu durum zaten Türkiye'nin bir yarası değil miydi? Önemli olan bunlardan şikayetçi olmak, sadece seyirci konumunda kalmak yerine buna, fakirliğe bir çözüm bulmak değil midir?

Bazen inşa kendini elinde olmadan istemediği durumların içinde bulur. Bu durumlardan çıkış, bizim alışkanlığımız haline geldiği üzere söylenmekle değil, çözümün bir parçası olmakla olur. Göçmenlere söylenmek, onları yadırgamak, küçümsemek, bu işin kolay yolu. Bakalım onları yaşamımıza entegre etmeyi başarabilecek miyiz. Buna zorunluyuz da. Çünkü şu anda farkında değilsiniz belki ama, sekiz kişiden biri sığınmacı ülkemizde…

*

Samsun Sinema Topluluğu olarak 56lar'daki Siyah Beyaz Cafe'de her Çarşamba yaptığımız film gösterimlerinin bu haftaki programı, Wim Wenders imzalı, 1962 tarihli Berlin Üzerinde Gökyüzü. 1 Kasım Çarşamba akşamı, 19.00'da. Sunumu ben yapıyorum. Yine 'Kültür Sanat Buluşmaları' adı altında, aynı mekanda sunumlarımız olacak. İlki Mustafa Hacıhasanoğlu'nun sunacağı, Sinemanın Doğuşu ve 27 Ekim Cumartesi günü saat 15.00'da.

Sevgiyle, sanatla kalın…