Her gün binlerce kez kullandığımız sevgi sözcüğünün aslında bir sanat işi olduğunu unutmamak gerekir. Bunu unutmamak için hümanist psikolojinin en önemli temsilcilerinden Erich Fromm'un SEVME SANATI adlı eserini her insanın okuması gerektiğine inanıyorum. Bu kitabı okuduktan sonra sevmenin asıl değeri ortaya çıkacaktır. Bu kitabı okuduktan sonra gerisi tamamen bizim kitabı hayatımızda nereye koyacağımız ile ilgilidir. Erich Fromm'a ait en sevdiğim cümleler ile şöyle başlayalım; '' Hayatımıza giren herkes değerlidir ama herkes özel değildir. Saygı hepsine, sevgi layık olana verilir. ''

Sevgi, herkesin söylediğinin aksine öyle kolay bir süreç değildir. Az çaba ama çok ciddi bir kişilik alt yapısı gerektirir. İnsanın koşulsuz olarak sevebilmesi için öncelikle kendisiyle güçlü bir ilişki kurması gerekir. İçsel ve dışsal hayat pazarlıklarının bir işe yaramayacağını çok önceden öğrenmiş olması gerekir.

Sevgi, canlı ya da cansız fark etmeden seven ve sevilen arasında çok naif, çok özel bir duygudur.

Sevgi, hayata karşı niyetlerimizin temelidir.

Sevgi karşılıklı olarak gelişmek, ilerlemek, potansiyelleri fark etmek için harcanan bir emektir.

Bu tanımlamalar asla bitmez dünya üzerinde ne kadar insan varsa sevgi üzerine o kadar çok tanımlama çıkabilir.

Hayatta herkesin bir hikayesi vardır. Bu sebeple saygı sevilen sevilmeyen her şeye gösterilmesi gerekir. Bu kısaca şu demek oluyor; koşulsuz kabul ederek saygı duy. Saygının birçok çeşidi ortaya çıkıyor burada. Kaygıyla duyulan saygı, korkuyla duyulan saygı, sevgiyle duyulan saygı, çıkardan duyulan saygı… Bunların arasından hangisini seçeceğimiz tamamen bizim ilişki kurma şeklimiz ile ilgilidir. Evet, herkes kendi hikayesine göre bunların içinden birini seçer ve eyleme geçer. Ancak, en güzeli hayatımızda insanların mecburiyetten duyulan saygıdan daha fazla sevgiden duyulan saygı ile dolu olmasıdır. Bunu gerçekleştirmenin de en güzel yolu ''Kimseye kirli ayaklarıyla, beyninizde gezme fırsatı vermemektir.''

Ve son olarak Erich Fromm ile açtığımız konuyu yine Erich Fromm ile kapatalım. ''İnsan varoluş sorunun en sağlıklı ve doyumcul yanıtı sevgidir. Dolayısıyla sevginin gelişimine yer vermeyen bir toplum gelecekte insan doğasının bu temel gereksinimini gözden kaçırdığı için yok olacaktır.''