Doksan beş yıl sonra Cumhuriyeti yazmak kolay mı? Hem de bundan önceki yılda da, daha önceki ve çok çok daha önceki yıllarda da yazmışken… Tekrar etmek ne kadar yanlışsa tekrara düşmeden yazmak da o kadar zor. Hele de kavramlar üzerinde her geçen gün biraz daha hızla ayrıştığımız, birbirini tamamlaması gereken ve hepsi de bizim olan değerleri birbiriyle vuruşturduğumuz şu günlerde.

Cumhuriyet Ankara'da ilan edildi. Bu bence pek de önemli değil, herhangi bir başka ilde de hatta ilçede de ilan edilebilirdi. Ankara'nın önemi Cumhuriyet'in değil son Türk devletinin varlığının ve kayıtsız şartsız egemenliğinin ve ebediyete kadar var oluşunun orada ilan edilmiş olmasıdır. Cumhuriyet o zaferin doğal sonucudur ve bize halkın kendi kendisini yönetimini, bize çok partili parlamenter demokrasiyi getiren o kutlu savaştır, o muhteşem zaferdir ve bu şuurlu tercih, b doğru seçimdir. Ankara'nın başkent oluşu İstanbul nefretinden değil Milli Mücadele karargahı ve o günün şartlarında düşman tehdidine en uzak ve en kapalı kent oluşundandır.

Cumhuriyet'i Osmanlıyla ya da siyasi partilerin iktidar sürelerine göre bölümlere ayırıp bu bölümleri vuruşturmak birbirleriyle vuruşturmak doğru olmasa gerek. Çağın dışına düşmediğimiz, bilime ve fenne sırtımızı dönmediğimiz, gözümüzü kapayıp kulaklarımızı tıkamadığımız sürece ileriye, hep ileriye gitmemiz kadar normal bir şey olamaz. İlerleyen dünyada her ülke bu ilerlemeden az veya çok nasiplenecektir. Önemli olan dünümüzü geçmek değil diğer milletleri geçmektir.

Çok detaya girmeden söylemek gerekirse Cumhuriyet her açıdan bir başarı öyküsüdür. Devralınan miras bırakanlar için övünülecek, devralanlar için de sevinilecek bir miras değildir. Nasıl olsun ki? O yıkılan bir imparatorluğun mirasıdır. Cumhuriyet mevcut malzemeyle özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sağlığında bugün her biri gururla sahiplenilecek maddi ve manevi başarılara imza atmıştır.

Yanlışlar ve yetersizlikler yok mudur? Olmaz olur mu? Hangi medeniyet vardır ki yetersizlikleri ve yanlışları olmasın. Önemli olan bunların bütün içindeki payı ve telafi edilebilir olup olmadıklarıdır.

Cumhuriyetin 95'inci yılını, bize üzerinde ebediyete kadar aynı hür ve bağımsız yaşayacağımız bu cennet vatanı bırakan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarını, aziz şehitler ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anarak kutluyorum.

Onlar beşeri varlıklarını Türk varlığına armağan ederek bize bu vatanı bıraktılar. Ben de onların torunu olarak 'Varlığım Türk varlığına armağan olsun' diyorum.