Spor, 'çağımızın modern toplumlarında, ülkelerin kültürel ve refah düzeylerinin bir göstergesi olarak anlam kazanan ve sosyal hayatın tüm yönlerini etkileyen önemli bir sosyal olgu' olarak tanımlanmıştır.

Milli düzeyde birleştirici, birlik beraberliği sağlayıcı, sosyal ve toplumsal rollerinin yanında, milletlerarası düzeyde ülkeleri birbirine yaklaştırıcı ve barışı sağlayıcı roller üstlenmiştir.
"Çocukların ve gençlerin içindeki saldırganlığın ve geçimsizliğin törpülenmesi, yetişkinlerin günlük hayattaki sıkıntı, yorgunluk ve tek düzeliğin verdiği gerginliklerin giderilmesi beden eğitimi ve spor etkinlikleriyle gerçekleştirilmektedir. Kişinin sporda sağladığı üstün başarısı, kişiliği ve zekasıyla arkadaşlarına ve çevresine sağladığı üstünlük, onun zamanla liderlik özelliklerini ortaya çıkarır" şeklinde ifade edilmiştir.

İşte tüm bu sebepler yüzündendir ki beden eğitimi dersinin genel eğitim içindeki önemi, tüm otoriterlerce dile getirilmiş, eğitimin sağlıklı zihinler de ve zinde vücutlarda daha etkili bir şekilde gerçekleştiği gerçeğine dikkat çekilmiştir.
Ayrıca beden eğitiminin okullarda en popüler derslerden biri hatta birincisi olduğu da görülmektedir. (Bir beden eğitimi öğretmeni olarak gurur duyuyorum)...
Çoğu eğitim sisteminde, tanımlardan anlaşılacağı gibi, beden eğitiminin başlıca hedefi, fiziksel yetenekleri ne olursa olsun öğrencileri yetişkinliğe geçerken sağlıklı bir yaşam tarzını korumalarını sağlayacak bilgi, beceri, kapasite ve değerlerle donatmaktır. Ancak bu derece önemli ve bir o kadar da vazgeçilmez özellik taşıyan dersimiz kendi içerisinde çeşitli karakteristik sıkıntılar yaşamaktadır.

Beden eğitiminin bedensel, ruhsal, zihinsel ve toplumsal yönden yararlarının bilincine varmış ülkelerde beden eğitimi dersi haftada en az üç saat olarak programa konmuştur. Örneğin: İsveç'te üç saat, Fransa'da beş saat, Japonya'da yedi saattir. Oysa ülkemizde bu ders , haftada iki saattir. Ders saatinin yetersizliği ve ilkokullarda beden eğitimi dersinin sınıf öğretmenleri tarafından işlenmesi beraberinde amacından uzak bir programın faaliyete geçirilmesine sebebiyet vermektedir.

Dersin verimliliği kullanılan ders materyaline ve faaliyetin yapıldığı ortam ile direk bağlantı içermektedir. Çocuğun oyun hakkının vazgeçilmez öğelerinden olan tesis, araç gereç gerekliliği hala yeterli bir biçimde ele alınamamıştır. Ülkemizdeki çoğu okullarda beden eğitimi derslerinin işlendiği spor salonu bulunmamaktadır. Yeni yapılan okullarımızın projelerini incelediğimizde hala spor salonu eksikliği gözlerden kaçmamaktadır. Kış ayların da sınıfta veya okulun herhangi bir bölümünde yapılan dersler verimlilikten ve cazibeden son derece uzaktır.
Öğrencilerimizin tesis olarak eksiksiz ve sınav kaygısından uzak, gerekli materyallerin ellerinin altında yer aldığı beden eğitimi dersleri son derece keyifli ve verimli olacaktır kanaatindeyim. Madem spor okullarda başlıyor, ilkokullar dahil, beden eğitimi ile seçmeli spor ve fiziki etkinlikler dersine işin uzmanı öğretmenlerin girmesini sağlamak en doğru reçete olacaktır...


Bir son dakika gelişmesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Twitterda Sayın bakanımız Ziya Selçuk'a ait olan @bedeneğitimi ve #eğitseloyunlar hashtagyla müjde niteliği taşıyan bir paylaşıma şahit oldum. Paylaşımda, sayın bakanımızın, okullarda sosyal aktivite içeren müzik, resim ve beden eğitimi derslerinin saatlerinin artacağına ve ilkokullarda bu derslere branş öğretmenlerinin gireceğine dair bir tasarının masalarının üzerinde olduğunu belirtmesi bizleri fazlasıyla mutlu etmiştir. Bu tasarı, umarım sayın bakanımızın hassasiyeti ile kısa zamanda hayat bulur.
Özetle spor; eğitim kademelerinin hepsinde yer almalı, uzmanları tarafından verilmeli, okulların fiziki yapıları spora uygun hale getirilmeli ve kısa sureli başarılar yerine uzun süreli kalıcı başarılara yönelik programlar oluşturulmalıdır.


CUMHURİYET FAZİLETTİR, BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN...