Her yıl şenliklerin yapıldığı köye.

Bir türlü gitmek nasip olmamıştı.
Hafta sonu direksiyonu kırdık Elma Çukuruna.
Adı gibi elmaların bol olduğu, çukur bir yer mi?
Bilemiyorduk ama doğal güzelliklerle kucaklaşacağımız aşikardı.
Gayet güzel, temiz beton bir asfalt.
Baktık, ufukta ki Karadeniz, vadilere inip çıktıkça kapanıyor.
Sararmaya yüz tutan yapraklardaki o armoniyi yakalamak.
Mevsimsel değişime tanıklık, bir çeşit ruhumuzu dinlendirmek zaten amacımız.
Yol boyu küçüklü büyüklü yerleşim yerleri, aralarda ormanlık alanlar…
Tepelerde birbirinden uzak evler.
Aynı Doğu Karadeniz köylerinin sürümü.
Kaybolur muyuz? Sorusunu aklımıza dahi getirmek istemedik.
Belirgin yol ve tabelalar sizi yönlendiriyor.
Planımız birazda Atakum'un arkasındaki dağları aşmak.
Oralardan Nebiyan'a ve dönüşü 19 Mayıs ilçesinden tamamlamaktı.
İlimizi daha iyi tanımada bağı, bahçesi, doğal güzellikleri kadar, insanımızla, köylümüzle hasbıhal etmek de gerekli.
İnsanımızın gönül güzelliği gerçekten bambaşka.
Baktık yolun kenarında bağında bahçesinde çalışan anne ve kendisine yardımcı olan çocukları.
"Elmaçukuruna gidiyoruz, yolumuz doğrumu?" dedik.
Yardımcı olmak için bir anda biriken kalabalık.
Samsun'da oturup hafta sonu onlarda buralara gelmişler.
Navigasyonlu tarifle beraber, bir de sözlü tarif;
"Abi yolu takip edin, beton asfaltı tekrar yakalayacaksınız. Kadırga şenliklerinin yapıldığı yayladan asfalt olmasa dahi Nebiyan tarafına geçebilirsiniz."
İnişler çıkışlar derken dağların dibinde çukur mu çukur yol kenarında kahvehane.
Kapısındaki yazı 'Elmaçukuru Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği.'
Köyün yerleşik yapılanmasıyla ilgili sohbet edip, aldığımız taze bilgilerle yeniden tırmanırken bu sefer yol kenarında, bahçesindeki ürünleri toplayan çekirdek aile.
Elmaçukuru köyünün en yoğun yerleşim yeri, merkeziymiş.
İşe öylesine dalmışlar ki, selam vereceğimizi dahi düşünmemişler.
Köyün eski muhtarının davetine, vaktimizin yeterli olmadığını 'İnşallah başka bir sefere' diyerek teşekkür ettik. Tam ayrılırken topladıkları ürünlerden aracımızın bagajına attılar.
Her selam verdiklerimiz böyle ikramda bulunursa işimiz iyi.
Elma çukuru camisindeki mola sonrası yine köy sakinlerinden birisiyle daldık sohbete. Emekli olduğunu, iki erkek çocuğu ve torunlarıyla fındık sezonu aile bütünlüğünü sağladıklarını söylüyor.
Eşimin bahçeden bir yemeklik lahana isteğine 'Ablacığım ne demek bahçe sizin' diyerek karşılık veriyor. Merdiven getirerek elma ağacından da beraber elma topluyoruz.
'Yolunuz düşerse kapımı tekrar çalın' diyerek üstüne üstlük kestane ikramından geri kalmıyor ve 'Akşam pişirirken bizi hatırlarsınız' diyor.
Hafta sonlarınızı dört duvara mahkûm etmeyin.
Muhabbete aç kırsaldaki insanımızla kucaklaşın.
Güzellikler 'Elmaçukuru köyünde' idi.
Gökçepınar yaylasında bambaşka güzellikler.
Bir sonraki yazıda…