78 kuşağındanız. O zamanlar kimi gençler komünist kimi gençlere ülkücü kimi gençler İslamcı diye sınıflandırılıyordu. Her ideolojik grubun keskin çizgilerle belirlenmiş ve dışarıya kapalı; hatta karşılıklı iletişime bile kapalı duruşları vardı. Ve yine her ideoloji sahibinin liderine, grubuna tam bağlılığı vardı. Sahip olunan ideolojiler uğrunda ölmek, zamanın gençleri için büyük bir kahramanlık göstergesiydi. O süreçte çok canlar verildi. Çok ana-babanın yüreği yandı.

12 Eylül 1980 darbesi ile sokak çatışmaları durdu; ama darbenin olumsuz etkileri oldu. Zindanlarda işkenceler yaşandı, idamlar oldu. O gençlik yıllarında okullarından, işlerinden uzak kalanlar oldu. En verimli çağlarını hapishanelerde geçirmiş koca bir nesil adeta ortada kaldı.

1983'ten itibaren yeniden siyasal hayat başladı. Rahmetli Özal ile başlayan yeni süreçte yeni değer liberalleşme ve ekonomik kalkınma oldu. Liberalleşme ve ötesinde ekonomik değerler üzerine kurulu yeni siyaset anlayışları 80 öncesi ideolojileri ve sahiplerini yavaş yavaş törpülemeye başladı.

Artık hayatımızda teknoloji, dolar, borsa, kredi, banka, faiz kavramlarıyla birlikte daha çok kazanma, kazanmak için her yolu mubah görme dönemi, 'Benim memurum işini bilir.' diyen yeni bir dönem başladı. 1980 öncesinin keskin ideoloji sahipleri sıcak çatışmaların bitmesiyle yeni güç olan siyaset üzerinden kendilerine yeni güç, yeni makam ve rant arayışına girdi.

Haklının değil güçlünün üstünlüğü o kadar benimsendi ki herkes bir şekilde güçlü olmanın, makam, mevki sahibi olmanın yollarını aramaya başladı. Dikey toplumsal hareketlilik kendini iyice gösterirken, liberal söylemlerle zenginleşen sınıflar, banka hortumları, İSKİ; belediye yolsuzlukları alt muhafazakar tabakada ciddi tepkilere yol açınca muhafazakar değerlerin savunucusu olarak ortaya çıkan Refah Partisi tepki oylarıyla kazandığı özellikle de İstanbul ve Ankara belediyeleri üzerinden önemli icraatlar yaptı ve bunun ardından da Refah Partisinin birinci çıktığı seçimler yaşandı.

Bu seçim sonuçlarıyla birlikte Erbakan hocanın Tansu Çiller ile hükümet ortağı olmasıyla yeni bir dönem başladı. Erbakan hocanın 10 aylık başbakanlığında çok büyük icraatlar gerçekleştirildi. Özellikle memur, işçi, emekli, esnaf dediğimiz alt tabaka bu kısa zamanda rahat bir nefes aldı. Enflasyonla mücadelede büyük adımlar atıldı.

Tabii belediyelerin yanında hükümetin de başarılı icraatlar ortaya koyması, dönemin üst seviyeli rütbelilerini rahatsız etti ve bir bildiriyle birlikte 28 Şubat süreci başladı. Hükümet düşürüldü. Özgürlük alanlarını daraltıldı. Başörtüsü, kılık kıyafet yasağı, öğrenci, memur demedi ve büyük bir tasfiye süreci başlatıldı. Ne var ki bunlar ekonomiyi düzeltmeye yetmedi. Dünya Bankası'ndan getirilen Kemal Derviş de çare olmadı. Peşinden yapılan 2002 seçimleriyle ise Türkiye'de yeni bir dönem başladı. İşte Ak Parti iktidarı o günden bugüne kadar sürüyor.

Bu iktidar döneminde de 27 Nisan 2007 darbe teşebbüsü ardından 17-25 Aralık ve sonrasında da 15 Temmuz süreci derken referandum, yeni sistem ve şimdi de yerel seçimlere gidiyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki bu hatırlatmayı neden yaptınız?

Şundan yaptım. Çok seçimler, çok adaylar ve çok kritik zamanlar yaşadık, gördük; ama inanın siyasetin bu kadar ideolojilerden ve değerlerden uzak kaldığı bir dönemi yeni yeni görmeye başlıyoruz. Önceden bir isimden ya da partiden bahsederken seversiniz ya da sevmezsiniz bir duruşu, bir anlayışı, bir ideolojiyi temsil ederdi. Ve onların temsilcilerinin ifadelerinden tutun da ilişkilerine, ticaretlerine, sosyal yaşantılarına kadar bir değeri temsil ederdi ve herkes de ona göre hayatını biçimlendirir, inandığı gibi yaşardı.

Şimdi bakıyorsunuz öyle isimler aday adayı ya da aday oluyorlar ki o partinin ya da temsil ettiği ideolojinin a'sından haberi yok. Ya da daha düne kadar bugün aday olmak istediği partinin felsefesine, liderine demediğini bırakmamış. Ya da bakıyorsunuz adam aday oluyor beş yıl ortada yok tam seçim arefesi ismi ısıtılıyor. Bakıyorsunuz tombaladan çıkar gibi aday oluyor ya da orada olamıyorsa karşı tarafa geçiyor. Bir duruş yok, bir ideoloji yok. Bir fikir yok. Ve fikir için mücadele yok. Eskiden bu tür her devrin adamı dediğimiz ve her yerde biten bu insanlarla kimse dost, arkadaş bile olmaz, kız bile vermezken bugün her seçim öncesi algı merkezleri tarafından pazarlanıp aday yapılmaya çalışılıyor.

Yola revan olmadan yoldaş olmak, milletin derdiyle davasıyla haldaş olmak gerek. Davasının bilincinde ve izinde giden bütün dertlilere, davası için duruşundan taviz veremeyenlere, gerekirse can verenlere selam olsun.