Ölümünün 80. Yılında andığımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin tarih boyunca yetiştirdiği en büyük devlet adamlarından biridir. Tarih boyunca değişik coğrafyalarda yaşayan, siyasî teşekküller kuran Türkler, XI. Yüzyıldan itibaren, daha önce de çeşitli dönemlerde gelip iz bıraktıkları Anadolu topraklarında ve çevresinde kesintisiz siyasî egemenliklerini sürdürmektedirler. Bunda, Alp Arslan'dan Kutalmışoğlu Süleyman Şah'a, Danişmend Gazi'den Osman Bey'e, Fatih'ten Atatürk'e kadar pek çok devlet adamları kadar bu vatanı kanlarıyla yoğuran şehitlerimizin, ilim, irfan ve sanatla donatan ecdadımızın payları vardır.

Tarihimizin en uzun hanedan dönemi olan Osmanlı devrinde Orta Avrupa'dan Basra Körfezine Ukrayna'dan Afrika ortalarına kadar geniş bir coğrafyada hüküm sürdük. XIX. Yüzyılda sömürgecilik ve kapitalizmin dünyaya hakim olması ve milliyetçilik hareketleri Osmanlıları da derinden etkiledi. Bütün ıslahat çabalarına rağmen dağılmayı durduramadık. Önce gayrimüslim topluluklar (Yunanlar, Sırplar, Bulgarlar, Ermeniler vb.) daha sonra da Müslüman unsurlar bağımsızlık için isyanlar çıkardılar. Buna mukabil, devletin bekası için önce Osmanlılık sonra da İttihad-ı İslam (İslam birliği) siyasetleri izledik.

Sanılanın aksine İttihat ve Terakki döneminin başından sonuna kadar Türkçülük fiilen uygulanmadı. İlk başta gayrimüslimleri bünyede tutmak için Osmanlıcılık, I. Cihan Harbinde de İttihad-ı İslam siyaseti güdüldü. Neticede, savaşı kaybettikten sonra önümüzde tek yol kaldı: Elimizde kalan topraklarda bir millî devlet kurmak. Türkler, Osmanlı unsurları içinde milliyetçiliğe en son başvuran millet olmuştur.

Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'daki millî direniş hareketlerini bir çatı altında toplarken bütün unsurları bir araya getirmek için akılcı ve gerçekçi bir siyaset izledi. Savaş bittikten sonra da yeni bir heyecan, yeni bir başlangıç hamlesi için saltanat rejimine son verdi ve bilahare cumhuriyet rejimine geçtik.

Savaşlar, göçler, mübadele vb. ile büyük sarsıntılar ve travmalar yaşamış olan milleti yeniden canlandırmak için bir takım şok tedavilere ihtiyaç vardı. Yapılan inkılapları biraz da bu açıdan değerlendirmek lazımdır. Dönemin atmosferini bilmeden yapılan yorumlar bizi aşırı uçlara iter.

O dönem yaşananların hepsi anlatılmıyor, anlatılamıyor. Türk milletinin şeref ve namusunu, vatanın 'bahtı kara maderini(annesini)' kurtaran bir büyük mücadelenin Başkumandanıdır Gazi. Henüz Anadolu'ya geçmeden önce, İstanbul'da işgal kuvvetlerinin gemilerine bakarak 'Geldikleri gibi giderler' diyen Mustafa Kemal, şiirlerinden ve eserlerinden çok etkilendiği Namık Kemal'in meşhur şiirindeki 'Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini/ Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini' beytine nazire olarak 13 Ocak 1921'de Büyük Millet Meclisinde 'Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini' diyerek azim ve kararlılığını göstermiştir.

Namık Kemal'e ait şu beyti de Gazi'nin öğrencilik yıllarında ezberlediği ve sık sık okuduğu bilinmektedir. O bunu sadece okumadı, gereğini de sonuna kadar yerine getirdi:

'Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin/ Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten.'

Son günlerde Öğrenci Andı vesilesiyle çoğunlukla dolaylı yoldan o döneme ait bazı değerlendirmeler yapılmaktadır. Hatırlatalım ki 'Türk öğün, çalış, güven', 'Ne mutlu Türk'ün diyene', 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım' gibi sözler, millî varlığı büyük tehlike atlatmış, Trablusgarp ve Balkan muharebeleriyle başlayıp Birinci Cihan Harbi ve Millî Mücadele ile devam eden dönemde büyük yaralar almış bir millete özgüven aşılamak için sarf edilmiştir. Bunlar ırkçılığın değil vatan ve millet sevgisinin ifadeleridir. Atatürk'ün Türk milleti tanımı, etnik ve mezhep aidiyetlerinin üstünde, kapsayıcı bir kavramdır.

Haçlı seferlerinden itibaren Türkleri 'geldikleri yer'e, yani Orta Asya'ya göndermek için elinden geleni ardına koymayanlara karşı milletimizin verdiği o şanlı mücadeleyi de, devletimizi ve milletimizi tekrar güçlendirmek için yapılan atılımları da doğru değerlendirmeliyiz.

Türk ülkesini işgalden ve Türk milletini içine sokulmak istendiği zilletten kurtarmak için 19 Mayıs 1919'da Samsun'umuza ayak basan Mustafa Kemal Paşa İstiklal Harbini başarıyla sonuçlandırdı. Türk milletine çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmayı hedef gösteren Atatürk'ü vefat yıldönümünde rahmet ve saygıyla anıyorum. Türk milleti, sadece bize değil bütün Türk dünyasına ve mazlum milletlere örnek olan büyük evladı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü her zaman şükran duygularıyla ve saygıyla anacaktır.