Öncelikle, 2013'te yapılan başvuruyu ancak 5 yıl sonra karara bağlayabilen Danıştay sayesinde nur topu gibi bir tartışma konumuz daha oldu.

'Andımız' tartışmalarında en ateşli grup milliyetçi kesim olurken, düşman cephesine muhafazakar camia oturtuldu. Kendisini milliyetçi-ülkücü olarak tanımlayanların hemen hepsi zafer naraları eşliğinde, karara tepki gösteren muhafazakar camiayı hedef alırken, asıl şaşırdığım konu laik-ulusalcı kesimin tartışmalara çok da fazla katılmaması oldu. Hatta PKK teşekkürcüsü muhalif spikerimiz, karar ile ilgili açıklama dahi yapmayan Kılıçdaroğlu'na çemkirdi.

Velhasıl ulusalcılar çekirdek çitlerken; milliyetçi ve muhafazakar kesime boş yere 'at' koşturuldu!

***

Ardından…

Hem kanadı hem kafası kırık şaklabanın intikam çığlıklarına, laik-ulusalcıların 'kale'si CHP saflarından 'Türkçe ezan' çağrısı eşlik etti.

Yıllarca bu milletin boynuna pranga olarak dayatılmış uygulamanın tekrar dile getirilmesi, muhafazakar camiayı ayağa kaldırdı. Laik-ulusalcıların silik lideri, istemeden de olsa silik bir şekilde kem küm etse de; hem o kesimin kalemşorlarının satır aralarında hem de ulusalcı kitlenin sosyal medya paylaşımlarında, konuyu fikir özgürlüğü ile yumuşatmaya çalışarak nasıl bir kin ve intikam duygusu beslediklerini bir kez daha göstermiş oldu.

***

Bu arada…

CHP oyları ile mecliste koltuk kapan Ebrehe'nin iki 'fil'inden birisi; FETÖ'nün itlerine karşı can veren, vermek için sokağa koşan bu milleti 'batıl' olarak adlandırma rezilliğini de es geçmeyelim!

***

Milliyetçilerin damarı 'Andımız' kararı ile muhafazakarların sabrı 'Türkçe ezan' tartışması ile çatlatılırken, laik-ulusalcıların eline de 'piyon' verilmese olmazdı!

Bu kesimin tümünü yerinden hoplatabilecek provokasyon maalesef en doğru zamanda en doğru saatte ve en doğru şekliyle yapıldı.

10 Kasım günü anma töreni esnasında tam da istenen kıyafetiyle(!) bir bayan, tüm ülkede 'İlah mıdır değil midir' kavgasını başlattı. Atatürk'ün 'uzaydan geldiğini' söyleyen İzmirli teyze'nin videosu hangi ara sosyal medyaya düştü, o teyze bu tartışmaların tam olarak neresinde onu çok kestiremiyorum…

***

Bu olayları tek başına değerlendirdiğimizde saçma ve gereksiz konular etrafında dönen, herhangi bir sonuca ulaşmayacak kavgalar olarak görebiliriz.

Ancak, birbiri ardına peş peşe gelişmesi ve tüm kesimlere dokunarak toplumun dinamiklerini harekete geçirmeye yönelik olgular olması, daha önce de buna benzer kaosların içine çekildiğimiz zamanları hatırlatmıyor mu?

Yoksa dış güçleri konuşurken, içimizdeki hain işbirlikçileri unuttuk mu?

Biliyoruz ki bütün hamleleri, sonunda 'şah' çekebilmek için!

Müslümanlar olarak uyanık olmalıyız.

Feraset sahibi olmalıyız.

İhtiyatlı davranmalıyız.

O zaman bırakın 'mat' etmeyi 'şah' dahi çekemezler.