MENA olarak isimlendirilen ve İsrail hariç diğer tüm ülkelerin Arap ve Müslüman kimliğiyle ön plana çıkan Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerini toplamda 20 ülke oluşturmaktadır. MENA ülkeleri gelişme potansiyeline sahip olmakla birlikte bunu henüz tam olarak başaramamış ülke gurupları olarak görülmektedir. Bu ülkeler Avrupa, Afrika ve Asya'nın kavşak noktalarında ayrıcalıklı bir coğrafyada bulunmalarından çok, giderek artan ve eğitim oranı yüksek genç nüfusa sahip olmasının yanında yenilenebilir enerji, imalat, turizm ve hizmet sektörlerindeki yüksek potansiyeli ile öne çıkmaktadır. Bölge ayrıca dünyada kanıtlanmış petrol rezervinin (840milyar varil) yaklaşık olarak %58-60'ını, doğalgaz rezervinin (80 Trilyon metreküp) ise yaklaşık %43'ine sahip olma egemenliği sayesinde enerjide merkezi bir konuma sahiptir ve dünya enerji piyasasının geleceğinde çekirdek rol oynama kapasitesini elinde bulundurmaktadır.

1990 yılında toplam 828 milyar $ milli gelir ve ortalama 3.255 $ kişi başına gelire sahip olan MENA ülkelerinde bu rakamlar 2000 yılı itibariyle 1.207 Trilyon $'a, kişi başı gelir ise 3.831$'a ulaşmıştır. 2014 yılında ise milli gelir 2.192 Trilyon $'a kadar yükselmiştir. Yine bu yıl kişi başı gelir ise milli gelire paralel olarak 5.253 $ olmuştur. Bölgenin ihracat ve ithalat rakamlarına bakılacak olduğunda ise 1990 yılında 5,504 milyar $ ihracat, 2,681 milyar $ ise ithalat gerçekleştirilmiştir. 2000 yılında ise sırasıyla bu rakamlar 264.698 milyar ve 183.732 milyar $ olmuştur. 2014 yılı verilerine göre ise 473.833 milyar $ ihracat yapılırken 344.786 milyar $ ise ithalat yapılmıştır.

Türkiye'nin MENA Ülkeleri ile arasındaki ticaretin 2003'ten 2015'e kadar olan süreçte ihracatta altı kat ithalatta ise yaklaşık üç kat artış gösterdiği görülmektedir. 2003 yılında 6.559 milyon $ olan ihracat tutarı 2012 yılına kıyasla düşüş yaşamış olsa da 2015 yılında 36.623 milyon düzeyinde gerçekleşirken ithalat ise 5.231 milyon $'dan 16.124 milyon $ düzeyine çıkmıştır. 2008 yılında yaşanan global krizin etkilerini en çok Avrupa ve Batı ülkeleri üzerinde göstermesi neticesinde Türkiye'nin bu bölgelerle olan ticari ilişkilerinde yavaşlamalar meydana gelmiş olması Türkiye'nin MENA Ülkeleri ile olan ticaret düzeylerinde artış yaşanmasının bir nedeni olarak da gösterilebilir. 2007 yılında 17.412 milyon $ olan ihracat tutarı krizin yaşandığı yıl olan 2008'de ise 28.612 milyon $'a yükselmiştir. Bu yıldan sonra 2012'ye kadar artış gösteren ihracat miktarı daha sonraki yıllarda düşüşe geçmiş ve 2015 yılında 36.623 milyon $ olarak gerçekleşmiştir.

MENA Ülkelerinin Türkiye'nin toplam dış ticaret tutarları içerisindeki oranları 2003-2015 yılları arasında ihracat alanında artış gösterirken ithalatta ise nerdeyse hiç değişiklik olmadığı görülmektedir. 2003 yılında MENA Ülkelerinin Türkiye'nin toplam ihracatındaki payı %13,88 iken bu oran 2015 yılında %25,46 olarak gerçekleşmiştir. En yüksek orana ise %31,52 ile 2012 yılında ulaşılmıştır. İthalat ise 2012 ve 2013 yıllarında %10 gibi bir seviyeye ulaşmış olsa da 2015 yılında 2003 yılında gerçekleşen bir seviyede kalmıştır. Türkiye, MENA ülkeleri ile olan ticaretinde sürekli olarak dış ticaret fazlası vermektedir.

Konu turizm açışından ele alındığında Güney Avrupa ve MENA Ülkelerinde en sık ziyaret edilen ülkeler ise şu şekilde sıralanmaktadır;

  1. Fransa
  2. İspanya
  3. İtalya
  4. Türkiye
  5. Yunanistan
  6. Portekiz
  7. Suudi Arabistan
  8. Birleşik Arap Emirlikleri
  9. Hırvatistan
  10. Fas

MENA ile ilgili olarak ülkemizin değişik şehirlerinde gelen ziyaretçi sayısının artırılmasına yönelik olarak değişik zirveler yapıldı. Her bir zirve için ortalama 300'den fazla seyahat acentası zirvenin düzenlendiği kente gitti ve sonrasında da ilin turizm gelirlerinde belirgin bir artış oldu. Dolayısı ile MENA'nın gelecek zirvesinin kentimizde yapılması şehrimizin turizm gelirlerinin de artmasına vesile olacaktır. Olimpiyatlar esnasında şehrimiz çok güzel bir ev sahipliği örneği gösterdi. Bu manada zirvenin düzenlenmesi ve sonrasında da yapılacak olan etkinlikleri de başarı ile tamamlayacaktır.