İhtiyaç öncelikleri bugün de geçerli...

Gerek ekonomi, gerek siyaset, gerekse sosyal hayatta...

Bu ihtiyaçların tatmini...

Sonuçlara ulaşmak açısından son derece geçerli...

***

Abraham Maslow'un ihtiyaçlar kuramıyla oluşturduğu piramit...

Tercihler ve sonuçları belirlemede hala etkili...

Bu piramidin tabanının oturduğu fiziki ihtiyaçlar...

Yemek, su, uyuma gibi temel ihtiyaçları karşılamaya yönelik vaat ve promosyonlar...

Hala en geçerli yöntem...

Mal, can, iş ve gelecek güvenliği de...

En az ilki kadar önemli bir yer ediniyor...

Sonra diğerleri...

***

Seçimlere odaklandığımız bugünlerde...

Geçim sıkıntısı had safhaya ulaşırken...

"Sınırsız özgürlük vaat edenler mi, yoksa kolinin içinde bir aylık erzak promosyonu verenler mi oyları alır?" sorusunun cevabıdır bu...

Gençlerin evlenme engeliyle yaşadığı bir yerde, "Seçimden sonra hepinize ortak düğün yapacağım" şeklindeki bir vaat mi oyları silme götürür...

Yoksa "seçimden sonra gençlerimiz için evliliğe giden yol eğitimi düzenleyeceğiz" diyen bir söylem mi?

"Nüfus cüzdanlarının toplanıp, seçimden sonra işe gelin" vaadi mi...

Yoksa meslek kursları açacağız, işsiz ve işveren arasında köprü kuracağız sözleri mi heyecan yaratır?

***

"Hepinize saygın bir birey ve onurlu bir yurttaşlık vaat ediyorum" diyen siyasetçi mi alkışlanır?

"Asgari ücretten vergiyi kaldırıyoruz" diyen biri mi?

"Hepimiz insanız, sevgiyi, saygıyı hakim kılacağız" diyen biri mi peşinden sürükler kalabalığı...

"Biz vatanseverler tüm düşmanlarımıza karşı omuz omuzayız" söylevi mi?

***

Mesele ihtiyaçlardır...

Fiziki, güvenlik, gelecek...

Sonra ait olmanın hazzı...

Sonra diğerleri...

Yani...

İnsanın karnını doyurmadan...

Temel ihtiyaçlarını gidermeye yönelmeden...

Onu güvende hissettirmeden...

Ait olmanın ayrıcalığının hazzını tattırmadan...

Bir fark yaratma imkanınız yok...

İnsan önce ilk ikisini giderecek ki...

Bilinç seviyesini yukarıya çekecek olan insani zihni açılsın...

Canlı olmaktan insan olma ayrıcalığına ulaşsın...

***

O nedenle...

Ekmeğin peşinde olan insanlara...

Kitap dağıtmaya kalkışırsanız...

Olmaz!

Kanunların, yasaların, yönetmeliklerin hakim olduğu...

Kimsenin kimseye ayrıcalık yapamayacağı gelişmiş ülkelerde de...

Ekmek dağıtma hadsizliğine düşerseniz...

Yine tekmeyi yersiniz!

***

Sonuç...

İhtiyaçların olduğu yerde, gereksinimlere yönelmezseniz...

"Müslüman mahallesinde salyangoz satıyor" pozisyonuna düşersiniz ki...

Bu da kaybettiğinizin ilanıdır!