Güzel Türkistan, sana ne oldu

Seher çağında güllerin soldu

Çemenler berbad, kuşlar hep feryad

Hepsi bir mahzun, olmaz mı dilşad

8 defa tutuklanan ve bir yıl işkence gördükten sonra 1938 yılında kurşuna dizilerek şehit edilen Büyük Türkistan şairi Süleyman Çolpan'ın bu dizeleri, Hasan Sağındık ağabeyimiz tarafından seslendirilerek gönlümüze nakşedildiğinde daha ortaokul çağlarındaydım.

Ve zamanla; tarih denilen olgunun, sadece sıraların üzerine koyduğumuz 60-70 sayfalık kitaplardan ve hatta onlarla bize öğretilen kutlu 'Misak-ı Millî' den ibaret olmadığını büyüklerimizden öğrendim. Adriyatik'ten Çin Seddi'ne hayali kurduran ve tüm İslam Ümmeti'nin derdiyle dertlenen bir babanın evladı olmayı kendime hep şükür sebebi saydım.

Bu düsturla yetişmiş bir kişi olarak, dünya üzerinde zulüm gören ne bir Türk'ü ne de bir Müslüman'ı birbirinden ayrı tuttum. Gün geldi Filistin için bir oldum, gün geldi Türkistan için gözyaşı döktüm, gün geldi Kerkük için Yemen için ses oldum.

***

Ne yazıktır ki aradan geçen koca yılların ardından hala, yine aynı ezgiyi açıp yine kalbim sızlayarak dinliyorum… Ve maalesef hala hep birlikte Doğu Türkistan için kalbî acılar çekiyoruz.

Toplama kamplarında tutularak 'Kızıl Çin' tarafından uygulanan asimile politikaları, tabutluk dediğimiz hücrelerde tutuklu yüz binlerce Doğu Türkistanlı Müslüman-Türk ailenin içine 'Kardeş Aile Projesi' adı altında bir Çinli erkek yerleştirerek kardeşlerimizin namus ve iffetlerinin tarumar edilmesine, nice kan donduran işkence ve soykırım uygulamaları karşısında duyarsız kalmak ne Türklüğümüze ne de Müslümanlığımıza yakışır.

Çin devletinin uyguladığı bu zulüm karşısında sessiz kalmamak, insanlık dışı uygulamalarını tüm dünyaya haykırmak yetersiz olsa dahi; Hadis-i Şerif'e göre en azından buğzedip imanın en düşük derecesinden kurtulmamıza vesile olur…

***

Bu hususta; 'Siyasi erk' diyerek eleştiriye başlayanlara ise deriz ki:

Mevcut siyasi erk dediğiniz iktidar ile askerlerimiz bugün 'Haydi Kızılelma'ya' diyor ve hemen yanı başımızdaki Türkmen coğrafyasına mührünü vuruyor. Yıllardır sadece sloganlarda kalan ve gönlünüzden geçenleri, akşamları oturup haberlerde icraata geçmiş ya da geçmesi için altyapısı hazırlanmış olarak izliyorsunuz. Dünyaya nizam verme ülküsü güden Sultan Fatih'in ve hatta Sultan Yavuz'un Doğu Seferleri'nin sebeplerini tekrar irdelerseniz ne demek istediğimi sanırım anlatabilmiş olurum.

Gelin hep birlikte Doğu Türkistan'a ses olalım.

Gelin hep birlikte Filistin için, Kerkük için, Kırım için, Yemen için birlik olalım. Dünyanın neresinde olursa olsun tüm Türklerin ve tüm Müslümanların hasretle, umutla beklediği bu milletin uyanışına/şahlanışına şahitlik edelim, köstek değil destek olalım.

Gelin hep birlikte; sadece kağıt üstünde çizili sınırlarda değil, bütün gönül coğrafyasında 'Bir olalım, iri olalım, diri olalım' öncelikle bunu beceremediğimiz sürece; ne Musul'a ne Kerkük'e ne Filistin'e ne de Türkistan'a 'çerağ' olabiliriz.

(Çerağ: Kandil, Işık)