En temel kamusal sorun ve marazlarımızdan biri, öncülü ve ardılına bakmaksızın özellikle siyaset ehli olan insanların beyanlarına veya yazılı demeçlerine kutsal ve hatadan münezzeh beyan ve metin muamelesi yapmamızdır. Oysa neticesi bakımından etten, kemikten, duygudan, hırstan ve buna benzer diğer öğelerden müteşekkil bir canlı organizma, sözde itibar gösterdiklerimiz. Bu bakımdan akıl ve muhakeme eleğinden geçirmeden 'bilgi kovuğumuza' dahil etmememiz gereken hususlarda üst düzey bir hassasiyetle yaklaşım hayati önem taşımaktadır. Cari hayatımız keşke buna sari olsa!

Medeniyet tasavvurunda beyanları eylemlere mutabık kılamadığımızdan bir bocalama yaşadığımız, yer yer yerinde saydığımız ve bazen de gerilediğimiz, geriye düştüğümüz bir vakıadır. Güçlü bir bakiye üzerinde iken azametli bir müstakbel temini güç olmayabilirdi. Buna, sorgulamadan kendisini azade kılmış, inandığının tüm beyanlarına temenna eden her kesimden insanın varlığı şimdi en büyük engel olarak orta yerde durmaktadır.

Bu konuda doğru parametreleri ortaya koymaktan kısmen aciz olduğumuza yönelik bazı verilerin bulunması hüzün doğurucu bir durum. Esasında belki bazı yayın organlarının marifetle(!) ortaya koydukları yayın çizgisinin eseri olarak, toplumumuzda galip oran, oluşun mahiyetine bakmadan toptancı bir nazarla bir kabulde veya redde bulunabilmekteler. Bunun güncel bir örneğini rikkat sahibi her yüreğe afet niteliğindeki bir tren kazasında yaşadık.

Modern dünyada, mesul konumda olanların, müspet işlerde sonucu nasıl ki kendi kabiliyetinden sadır görme eğilimleri vardır, bunu bir yerde fıtri görmek olanaklıdır; aynı zamanda menfi bir durumun ortaya çıkması halinde de bu konuda ilgili kişilerin gerekli tavrı ortaya koyup buna uygun tutum takınmaları (örneğin istifa) zorunludur. Bunun icrasında ihmali davranabilecekler açısından ise bu kez toplumun devreye girmek suretiyle çeşitli argümanlarda kamuoyu nezdinde ilgilileri cezalandırmaları gerekir ve beklenir.

Ancak bizde ne zaman şahsi veya kurumsal ikbale zarar verici bir durum ortaya çıksa veya bir menfaat söz konusu olsa hemen bazı şuruplar devreye sokulmakta ve adeta toplum uyuşturularak konu unutturulmaya çalışılmakta veya bu şurupla toplum belli yönlere kanalize edilmektedir. Bu şuruplar üzülerek ifade etmek gerekir ki çoğu kez 'İngiliz anahtarı' hükmünde fonksiyon icra etmektedir. Bir kaza meydana geldi diyelim, şurup hazır: BİR ÖLÇEK KADER/FITRAT ŞURUBU! Bir konuda toplumun bazı duygularını kabartmak mı gerekiyor: BİR ÖLÇEK MİLLİYETÇİLİK ŞURUBU! Kitleyi konsolide etmek mi icap etti: BİR ÖLÇEK DİN ŞURUBU! 'ŞURUPSUZ' ancak 'ŞUURLU' günlerde buluşmak ümidiyle…