Yollar yaptırıyoruz gelip geçmeye sonra da bariyerler döşüyoruz hız kesmeye! Yol parası da bariyer parası da bu milletin kesesinden çıkıyor. Sadece yapım parası değil bir de o bariyerlerin zamanından önce bozduğu otomobillerin tamir parası var. Kurallara uymayan sürücülerin ve biraz da o nedenle uygulamayan/uygulatamayan idarenin faturası başka zaruri ihtiyaçlardan kısılarak yine millet kesesinden ödeniyor. Neye yanacağız, kural tanımaz görgüsüzlüğe mi yoksa israf edilen kaynaklara mı?

Osmanlı aydınının (!) Arapça Farsça kelimelerle bezeyerek 'Ehem mühime, elzem lazıma müreccahtır(önce gelir)' diye anlatmaya çalıştığı öncelikler sıralamasını Türk halkı 'camiye lazım olan mescide haramdır' diyerek sade ve yalın bir şekilde anlatır.

Öncelikler sıralaması özellikle de 'kaynakları kıt, ihtiyaçları çok' toplumlar için hayati önemdedir. Tercihler/öncelikler sıralamasını doğru yapamayan insanlar ve toplumlar bir süre sonra mutlaka karşılanması gereken ihtiyaçların baskısı altında bunalmaya mahkûmdurlar. Hele de kaynak borca dayanıyorsa.

Samsun çok uzun zamandır devletin alt yapı yatırımları dışında üretime ve dolayısıyla istihdama dönük yatırımlara hasret bir kent. Çok yatırım yapılıyor, kentin çehresi değişiyor ama üretim yerinde sayıyor. İhracatımız kent önderleri/paydaşları tarafından açıklanan hedeflere bir türlü ulaşamıyor. Bırakın ulaşmayı yanına bile yaklaşamıyor. Önceliklerin tespiti sorunu da burada karşımıza çıkıyor.

Samsun özellikle kıyı şeridinde yer alan çok geniş bir yeşil alana sahip. Kemal Vehbi Gül'le başlayan ve Yusuf Ziya Yılmaz'la devam eden deniz dolguları ve sahil şeridi düzenlemeleri Samsuna birçok ili kıskandıracak bir yeşil kuşak kazandırmıştır. Doğu Park, Batı Park, Gazi, Atatürk, Gençlik, Adnan Kahveci, Zübeyde Hanım, Ali Baba, Anneler parkları, Çakırlar Korusu, Golf sahası gibi ve şu anda aklıma gelmeyen daha birçok yeşil alan var bu kentte. Bunlar son dönemin moda söylemiyle birer millet bahçesi.

Şimdilerde bir de yıkılan 19 Mayıs Stadyumunun millet bahçesi olması söz konusu. Doğu Park'ın hemen yakınında böyle bir parka ya da yeni adıyla bir 'millet bahçesine' gerçekten ihtiyaç var mı? Hem o yer hem de o bahçe için harcanacak kamu kaynakları daha elzem bir ihtiyaç için ayrılamaz mı?