Bu hafta sizlere Okçuluk Federasyonu'ndan bahsedeceğim...

Evet, çoğunuzun aklına atıcılık dendiğinde, tabanca atıcılığı ile karıştırılan okçuluk gelir.
Samsun Yelken Kulübü'ndeki görevimiz gereği, Okçuluk Federasyonu Başkanı Abdullah Topaloğlu ve yönetim kuruluyla tanışma imkanı buldum. Ve o gün bugün hayranlıkla izler, görüşür ve hep temenni ederim ki tüm federasyon başkanları böyle adaletli, spora ve sporcuya saygıyla hizmet eden sanki hepsi çocuklarıymış gibi yönetimine böyle talimatlar veren başkan olsun diye...
Sayın Abdullah başkanım 2006 yılında federasyona başkan olmuş, öncesinde Spor Toto Genel Müdürü'ymüş. Görevinden ayrıldıktan sonra rakipsiz tek seçimle seçilmiş ve halan sene 2019 federasyon başkanı ve inanın kimsede karşısına geçip aday bile olmuyor.
Niye olsun ki okçuluk adına ne varsa hepsi federasyonunda mevcut...
Diğer federasyonlarda adaletsizlik kol gezerken burası dersin adliye sarayı...
Sporcu ne isterse, antrenör ne isterse anında federasyon tarafından karşılanıyor. Bırakın antrenörü, il temsilcileri bile yönetim masasının diğer federasyonları çok iyi bilirim en azından branşımı atıcılığı, pentatlonu, yüzmeyi ve darttı yanından geçemezsin. Bir hava bir tafra sporcunun hakkını savunmayı bırak, nerde eş dost akraba onun için çalışır, çabalarlar ya da yurt dışına çıkıp harcırah derdine düşerler.
Abdullah Başkanım sporun içinden gelen, dertlerini bilen bir başkan. Yönetimi de öyle ve bence en önemli farkı genel sekreterini 2009 yılından bu yana değiştirmemesi ve devletin verdiği değil, kendi seçtiği, kendi getirdiği yine kendi gibi tecrübeli olan Ali Sirer Aydın beyle devam etmesidir. Çünkü diğerlerini de bildiğim için takdir ediyorum, diğerleri ne yapar derseniz onlar devlet adına görev yaptıklarını unutur, sanki seçimle gelmiş gibi taraf olurlar oy vermedi verdi diye, taraf olup sporcu antrenöre taraflı davranırlar, unuturlar. Oturdukları koltukları sırf başkan ve ahalisine yalakalık yapıp belki bir yurt dışı kaparım belki harcırahın köküne vururum derdindedirler emin olun...
Ama Sirer abi öyle mi? Gelmiş tecrübesiyle, yabancı dili şakır şakır konuşur uluslararası yarışlarda koordinasyonu sağlar, gördüm bilirim tanık oldum, ondan yazarım, gerek federasyonla, gerek sporcularla artık abi kardeş olmuşlar. Emin olun bu federasyonda çatlak bir ses ne duydum, ne de muhalif olan gördüm...
2006-2019 tam 13 yıl dile kolay ve halen de devam, başkanıma buradan sesleniyorum ve haddim olmadansa takdir ediyorum. Yılın spor adamı olmaya haksın diyorum. Başkanım bu görevinin yanı sıra Milli Olimpiyat Komitesi'nde de yönetim kurulu üyeliği yapmaktadır. Bana kalsa imkanım olsa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a duyursam sesimi, desem ki 'Sayın Cumhurbaşkanım alın size sporun babası, bakanı, genel müdürü, spor adamı. Duruşu, konuşması, giyimi, kuşamı, fikirleriyle yıllardır sporun içinde pişmiş spor adamı. Abdullah başkanı alın nerde istiyorsanız sporun başına getirin, yüceltin, bizde içimiz rahat, hakkımız yenmiyor, alın terimizin hakkı veriyor diye arkasında duralım spor için çalışalım.'
İyi ki varsın Abdullah Başkanım, branşımız ayrı olsa da, iyi ki tanıdık, bildik, gördük seni. Gördük ki umudumuz yine kabardı, yine umuda dayandık. Bizim de bir gün böyle başkanlarımız olur belki, bizim de başımız okşanır, bize de destek olurlar diye...
Bırak senin yönetimini il temsilcini antrenörünü masana almanı, bizimkiler ilimize geliyor, 3- 5 gün ilimizde kalıyor, bırakın aranıp sorulmayı sporcularımız bile ziyaret edilmeden il terk ediliyor.
Ya!! Bunları da duyup görünce diğer federasyonlara gıptayla bakar imrenirsin...
Saygılarımla...