Medeni Kanun, çocuk ile kimlerin kişisel ilişki kurabileceğini düzenleyen temel kanundur. Kanunda hangi hallerde kişisel ilişki kurulaca­ğı ve kişisel ilişki kurulurken göz önünde bulundurulması gereken ölçütler hükme bağlanmış haldedir. Bu bağlamda ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahip­tir. Ayrıca hısım ve diğer ilgili kişilerle çocuğun kişi­sel ilişki kurma hakkı da yine düzenlenmiş durumdadır.

Eski Türk Medeni Kanunu'nda büyükbaba ve büyükannelerle kendi tarafına velayet verilmeyen tarafın kişisel ilişkisini düzenleyen bir hüküm bulunmamaktay­dı. 18.11.1959 tarihli Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre büyükanne ve büyükbabanın torunlarıyla kişisel ilişki kurma hakkı karara bağlanmıştır. Bugün itibariyle yeni Medeni Kanuna göre 'Olağanüstü haller mevcutsa, ço­cuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlara da tanınmalıdır.'

Türkiye'nin de kabul ettiği, 15 Temmuz 2003'te Strazburg'da imzalanan 'Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'ne göre çocuğun yüksek yararına bağlı olarak, çocukla ana ve babası dışındaki aile bağları bulunan şahıslar arasında kişisel ilişki kurulması olanaklıdır. Sözleşmeye göre ana ve babası ayrı devletlerde oturan çocukla sınır ötesi kişisel ilişki dahi mümkündür.

Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Bu durumda da büyükanne ve büyükbabanın torunları ile kişisel ilişki kurulmasını teminen yargı yoluna başvurma imkanı vardır. Bu halde kişisel ilişki talebinde bulunan örneğin dedenin torununun annesi ile babasını birlikte dava etmesi gerekir. Bunu temin için çocuğun oturduğu yer Aile Mahkemesine(yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi) dava açılması gerekmektedir.

Çocuğun hısımlarının ve diğer kişilerin kişisel ilişki kurulmasını isteme hakları, çocuğun ana ve babasının haklarından bağımsızdır. Diğer deyişle örneğin dedenin torunu ile kişisel ilişki kurma hak ve süresi babaya tanınan kişisel ilişki süresine bağlanamaz. Baba için çocuğu ile görüşme adına tahsis edilen süreler aynı zamanda dedenin de kullanacağı süre sayılamaz. Aynı süre hem baba hem de dede için verilmiş süre değildir. Dedenin torunlarını görme hakkı, babanın istek ve arzusuna bağlı tutulamaz. Dede için de ayrı kişisel ilişki kurma statüsü oluşturulmalıdır.

Toplumumuzda en önemli sorunlardan biri çocuğun anne veya babasından birinin vefatı halinde sağ kalan eşin, çocuğunu, rahmetli eşinin anne ve babasına gösterme konusunda takındığı çekimser tutumdur. Bununla birlikte anne veya babadan birinin vefatı, tereddütsüz şekilde torunla ilişki kurma talebi için geçerli olağanüstü sebeplerden birini oluşturmaktadır. Örneğin annenin ölümü halinde anneannenin babanın velayetinde olan torunuyla kişisel ilişki kurulmasını istemesi yasal hakkıdır. Bu durumda mahkemece, çocuğun yaşı da gözetilerek, bedeni ve fikri gelişimini olumsuz etkilemeyecek ve davalı babanın velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olmayacak şekilde anneanne ve çocuk arasında uygun süreli kişisel ilişki düzenlemesi yapmalıdır. Zira kişilerin torunlarını görmek ve onunla uygun kişisel ilişki kurmak, torun sevgisini tatmak ve çocuğa da bu sevgiyi vermek haklarıdır. Bu çerçevede mahkeme tarafından çocuğun sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine dair bir delil bulunmaması halinde ayın belirli hafta sonlarında, yarıyıl tatili ve yaz tatillerinde yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar vermesi gerekir.