Hem ilkokul hem anaokulunda çocukları olan ebeveynler artık dönemi yarıladılar. Bu sebeple belirli alanlarda sorular ve endişeler çoğalmaya başladı. Bu endişelerden biri disleksi. Günümüzde disleksi oldukça yaygın bir hale gelmiştir. Bu sebeple çocuklar renkleri, rakamları ya da harfleri öğrenmeye başladığında ebeveynlerin aklına ilk olarak acaba disleksi mi sorusu geliyor. Çocuklar yeni şeyleri öğrenmeye başladıklarında belirli alanlarda zorlanabilmektedirler. Bu sebeple renkleri karıştıran, rakamları ters yazan, yönünü karıştıran ya da hecelemekte zorluk çeken her çocuğa disleksi tanısı koymak oldukça yanlıştır. Çocuklara belirli konuları ve kavramları öğrenmeleri için zaman vermek çok önemlidir. Bu süreçte hem öğretmenler hem ebeveynler çok dikkatli olmalıdır.

Disleksi, bir çocuğun özellikle okul yaşamı boyunca gerektiği şekilde öğrenmesine engel koyan bir durumdur. Dislektik çocuklar dinleme, kendini ifade edebilme, okuma-yazma, soyut düşünme, neden sonuç ilişkisi kurma, aritmetik-matematiksel konul ile ilgili becerileri kazanma ve bu tüm alanlarla ilgili öğrenmeye çalıştıklarını günlük hayatına geçirmede ciddi zorluklar yaşarlar. Disketik çocuklar bir zeka geriliği durumu yaşamazlar. Aksine disleksi tanısının koyulabilmesi için çocuğun normal zeka, parlak zeka ya da normalin üzerinde bir zekaya sahip olmaları gerekir. Bir çocuğa disleksi tanısı konulması için duyu organları ile çevreyi en iyi şekilde tanımlayabildiğinden emin olmalıyız. Duyu organları ile ilgili bir aksaklığa sahip çocuklara disleksi tanısı konulamaz.

Disleksi aslında kendi içerisinde belirli dallara ayrılan bir süreçtir. Bu sebeple bir çocuğa direkt olarak disleksi demek sadece çocuğu etiketlemedir. Öncelikle çocuğun hangi alanlarda zorluk çektiğini saptamak önemlidir.

Diskalkuli (Gelişimsel Aritmetik Bozukluğu); bu tanıya sahip çocuklar zaman, sayı, yönler ile ilgili soyut kavramları anlamlandırmada zorlanabilirler. Zihinden işlem yapmakta, soyut düşünmekte, olayları anlatırken zaman kavramlarını kullanmakta zorlanabilirler. Matematiksel, aritmetik işlemlerde kuraları unutabilirler, problemleri çözmek adına kullanılan belirli stratejileri karıştırabilirler.

Gelişimsel Konuşma ve Dil Bozuklukları; bu tanıya sahip çocuklar genellikle sözcükleri telaffuz ederken zorlanabilirler. Yeni kelimeler öğrenmek ve bunları güncel hayatta kullanmaya çalışırken zorlanabilirler. Mecazi anlamları anlamakta zorlanabilirler. İsteklerini, duygularını, düşüncelerini sözel olarak ifade etmekte zorlanabilirler.

Disleksi (Gelişimsel Okuma Bozukluğu); Bu tanıyı almış olan çocuklar okumayı öğrenirken ciddi zorluklar çekebilirler. Harfleri, heceleri, satırları karıştırabilirler. Bir birine benzeyen harfleri karıştırabilirler.

Disgrafi (Gelişimsel Yazma Bozukluğu); Bu tanıyı almış çocuklar kelimeleri, cümleleri, metinleri oluşturmakta zorluk çekebilmektedirler. Sözcükleri oluştururken hangi sesin hangi harfle eşleştiği konusunda zorluk çekebilirler. Cümlelerinde eksik kelimeler olabilir. Bu sebeplerden dolayı çocuklar kağıda yazı yazmakta zorlanabilirler. Aynı zamanda imla ile ilgili sorunlarda yaşayabilirler.

Non-Verbal (Sözel Olmayan) Öğrenme Bozukluğu; bu tanı diğer tanılara göre çok daha fazla alan kapsamaktadır. Bu tanıyı almış çocuklar görsel-mekansal alan, duyu-motor beceri alanları, kinestetik alan ya da sosyal beceriler, insanların beden dilini anlama, beden diliyle kendini ifade etme ile ilgili sıkıntılar yaşayabilmektedirler.

Disleksi tanısı kesinlikle kolay konulan ya da birkaç belirtiyi fark ederek konulan bir tanı değildir. Öncelikle bu tanı kesinlikle çocuğun ilkokula başlaması ile birlikte konulabilir. Okul öncesi dönemde çocuğun belirli alanları yapabilirliğine bakarken unutulmaması gereken yaşıdır. Çocuğun kaç yaşında olduğu ve yaşının özelliklerini unutmadan, çocuğun mizaç özelliklerini ve genetik yapısını unutmadan değerlendirme yapmak önemlidir. İnternet bilgisi bu konularda en kirli bilgilere sahiptir. Bu sebeple bir uzmanla birlikte bu konuyu tartışmak daha sağlıklı sonuçlar verecektir.