Türkiye'nin 'sosyal' sıkıntılarından biri de 'dilencilik'tir. Hele de, 'muhacir' yutturmacasıyla millete kabûl ettirilmeye çalışılan Suriyeli kaçkınlar / göçgünler / göçmenler / sığınmacılar / mülteciler / muhacirler'den sonra, bu durum daha da vahîmleşti.

Bunlara, uzun süre 'muhacir'denildi; ardından, 'sığınmacı, mülteci, göçmen' kelimeleri devreye sokuldu. Şimdi, sırada ne veya hangi kelime var bilinmezde saklı!..

Cami önleri, zaman zaman cami içlerine kadar ulaşan her yaşta çocuk, çocuklu-hamile veya çocuksuz genç kadınla doludur. Şüphesiz ki, sokaklarımızda da aynı keşmekeş sürüp gitmektedir.

Bu işin selahiyetlilerinin ve mes'ullerinin bundan haberdar olmaması mümkün değildir.

Gerçek ihtiyaç sahipleri olsalar bile, onların bu duruma düşürülmemesi, vatandaşın da, onlarla muhatap edilerek zor durumda bırakılmaması gerekir. Müftülükler ve bunların vasıtasıyla imamlar ne güne duruyorlar. Sakın ha, yanlış anlaşılmasın, imamlar, 'Onlara yardım edin' ile değil, herkes gibi ve herkes kadar, dilenenlerin tespitinde, ilgili zabıta ve emniyet güçlerine yardım bakımından göreve davet edilmelidirler.

Dînimizde, 'dilencilik' bahsi geniştir. Hulasa olarak şu hadîsleri verebilirim ki, 'Bir günlük yiyeceği bulunan kimsenin dilenmesi haramdır' ve 'Dilencinin önünde bir günlük yiyecek parası varsa, ona bir şey vermek caiz olmaz'.

Demek ki, dilenen kadar; iyi niyetle, yardım ettim zanneden de vebal altındadır!..

Peki, vatandaş, bu durumu nasıl ayırt edecektir? O halde, mes'elenin 'sosyal' sahibi, 'hukukî mes'ulü' devreye sokulacak, devletin hangi kademelerinin selahiyet ve mes'uliyet sahasına giriyorsa çareyi onlar bulacaklardır.

Acaba, böyle müessese(leri)miz mi yoktur ki, cami önleri, sokaklar dilenciyle dolup taşmaktadır?!

Millî Mücadele yıllarında, Samsun'un İngiliz işgalinde bulunduğu zor zamanlarda, Hançerli Camii'nde vaazlar vererek halkı millî mücadeleye davet eden, Samsun Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti, Türk Ocağı ve Hilal-i Ahmer Cemiyeti gibi millî faaliyetleri yürüten dernek kurucularından ve 10 Ocak 1934 -25 Ekim 1934 tarihleri arasında 288 gün Samsun Belediye Reisliği yapan Hasan Umur Hoca'nın (02 Mayıs 1296/1880 Trabzon-10 Ağustos 1977 İstanbul) yazdığı altı kitaptan ikisi Samsun'la ilgilidir. Bu kitaplarında, Millî Mücadele dönemi ve Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarına ait Samsun'dan söz etmektedir.

Bunlar: 'Samsun'da Müdafaa-yı Hukuk (1944) ve 'Samsunda On Beş Sene' (1947) adlı kitaplarıdır.

'Hasan Umur Hoca; Samsun'da On Beş Sene' adlı kitabında, mevzûmuza yani 'dilenciliğe' temasla, bunu önlemek için bulduğu çareyi de söylüyor:

'Samsun Belediye Reisliğinde bulunduğum zaman bu hususta yaptığım tecrübe ve teşebbüsüm hakkında kısaca malûmat vereyim:

Samsunda dilenciler, bilhassa Cuma günleri, cami kapılarında kütle halinde toplanırlardı. Pis ve berbat vücutlarına temas etmeden kapıdan çıkmak bir mesele oluyordu. Bu hal senelerce devam etti. Reisliğim zamanında bunlarla esaslı bir şekilde mücadeleye karar verdim. Önce ne kadar dilenci varsa toplattırdım. Memleketlerini tesbit ettirdim. Neticede ekserisinin başka memleketlerden, dilencilik yapmak üzere Samsuna geldiklerini öğrendim. İçlerinde oldukça paralı olanları da vardı. Taşradan gelenleri, denizden ve karadan birer vasıta bularak memleketlerine gönderttim. Aralarında gayet kurnaz bir kör vardı. Memleketine gönderiliyor, bir müddet sonra yine geri dönüyordu. Nihayet kat'i bir emir verdim. Bir daha Samsuna döndüğü takdirde başka şekilde tedip edileceğini bildirdim. Bugünden sonra bir daha Samsunda görülmedi. Geri kalanları da ayrıca tesbit ettirdim. Bunlar on yıldan beri Samsunda ikamet etmekte olanlardı ki, sayıları onu geçmiyordu. (Samsunun yerlilerinden dilenci yoktu.) Bunların içersinde eli, ayağı tutup iş yapabileceklere iş verildi. Çalışamayacaklara da belediyeden yardım yapılmak suretiyle dilenciliğin önü alındı. Bu takibin arkası bırakılmadı.

Nihayet şu kanaate vasıl oldum ki; memleketin her tarafında aynıi tedbir ve takip yapılsa Türkiye hudutları dahilinde dilenci kalmaz.' (Bknz. Hasan Umur, Samsunda On Beş Sene, Güven Basımevi, İstanbul 1947, Sf.70)

İlgililere duyurulur!..