"Gezerken gözlerini yanına almayı unutma!"
Hayat, bilinçlenme üzerine kurulan bir zihinsel çabanın sonucunda kendimizi daha iyi anlamamızı sağlar. İş güç derken bir koşuşturmanın peşinden akıp giden hayat... Bazen uzun bazen de çok kısa... Yaşamak ve verilen rolleri oynamak...Bazen senaryosunu bilmediğimiz birçok rol.Bazen de bilinçlenme ve algı düzeyimize göre yaptıklarımız.Herkes aklına ve zeka düzeyine göre bir şeyler yapmak ve başarmak ister.Yaptıklarımızı anlamlı ve değerli kılan biraz da ortaya konan eserin piyasadaki değeridir. "Alıcısı olmayan meta zayidir."
Her birey bir şeylerle meşgul olsa ; yapabileceği bir işi olsa... Çevremizde binlerce insan yaşıyor. Çoğumuz, "Birileri bir şeyler yapsa da biz de yararlansak" diye düşünüyor. Oysa hepimizin yapabileceği o kadar iş var ki... Kırk akıl pazara çıkmış hepsi kendini beğenmiş. Geçinmek için para zorunlu. Para olmadan değirmenin suyu dönmüyor. Parasız hiç birşey olmuyor fakat herşey para demek de değil. Bir çölde susuz kalmış bir insan için para mı daha önemli yoksa su mu ? Mutlu ve huzurlu olmanın yolu boşa zaman geçirmeden bir şeyler yapmaktan geçer. Doğada müthiş ve derin bir ahenk vardır. Gözlerimizle çevremizdeki güzelliklerin farkına varırsak hayat bize sıkıcı gelmez. Yaşamaya değer birçok ayrıntıyı kaçırdığımızı ve ötelediğimizi anlarız. Anlama bir bakıma farkına varmak demektir. İnsanları anlamaya ve görev bilinciyle yardımcı olmaya çaba gösterirsek sorun zannettiğimiz birçok problem çözülür. Niçin çözüm odaklı meselelere bakmıyoruz?
Bütün bunları bir zihniyet ve zihin enerjisi olarak anlatmak istedim. Bunların çıkış yolu bencilliği bir tarafa bırakmaktan geçiyor. Bu yazılanlar bazıları için Polyannacılık olarak düşünülebilir. Şimdiye kadar hayatın öğrettiği gerçeklik, pozitif düşünmenin insanı artı değer üretmeye teşvik ettiğidir. Bencil insanın dünyasında yalnızlık vardır. Bu ise insanın yaratılışına ters bir durumdur. Kolaycılık, sığ sularda kulaç atmak değil bir bakıma düşünmekten ve fikir üretmekten kaçmak demektir.