Şimdi adaylar sahada. Projeler, vaatler, sloganlar...
Afişler, pankartlar, stantlar, giydirilmiş arabalar, bayraklar flamalar...
Aday adayları? Şimdi onlar yok. Onlar kayıp. Onlar bir anda sırra kadem bastılar. Bazıları aday tanıtım törenlerinde tek tük görünüyorlar, o kadar. O parti de, bu parti de değil. Tüm partilerde böyle. Onlar için, şimdilik harç bitti. Yeni bir seçime kadar yapı paydos.
Adaylar da ise hummalı bir slogan yarışı.
"Gönül Belediyeciliği"...
"Şeffaf Belediyecilik." ...
"Birlikte yöneteceğiz."...
"0rtak akılla yöneteceğiz"...
Ceğiz, cağız , cuğuz...
Mahalle muhtar adayından tutun, Belediye başkan adayına, hatta meclis üyesi adayına kadar, her aday aynı (benzer) söylemlerle propaganda yapıyor, boy gösteriyor, oy istiyor. Bu nasıl bir modadır, bu nasıl bir kopyacılıktır? Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, muhafazakarı, liberali, özgürlükçüsü... Aynı sloganlarla, benzer söylemlerle halktan oy istiyor.
Örneğin: "Birlikte yöneteceğiz"!!!
Ne demek? .
Ben yönetmek istesem aday olur, seninle yarışırım zaten.
Sen, beni nasıl yöneteceksin? Bana onu anlat. Soyut ve içi boş bir söylemle algı yaratarak, benim oyumu alamazsın. İdari, siyasi, hukuki bir sorumluluğu ve bütçesi olmayan mahalle muhtarlığına aday olan bile aynı şeyleri söylüyorlar. Bu ne hinlik. Bu ne yalancılık anlamak mümkün değil.
Al sana içi boş bir söylem daha.
"Sorunları ortak akılla çözeceğiz."
Ortak akıl ne demek?
"Ortak akıl" söylemi; otoriter rejimlerde, ülkeyi yönetenlerin çok sık kullandıkları ve otoriter bir idare için etkili olan bir söylemdir.
Ortak akıl: Biraz senden, biraz ondan, en çokta benden akıl almanın adıdır. Aslında egemenlerin aklının, ortak akıl olarak sunulması ve kabul edilmesidir. Demokrasilerde ortak akıl olmaz. Ortak akıl değil, çok akıl olur. Herkesin aklı ciddiye alınır. Herkesin sorunlara ve sorunların çözümüne bakışı değerlendirilir. En uygun, en ekonomik ve en kalıcı çözümler uygulamaya konulur. Demokratik yönetimlerde, çözüm sırasında ve sonrasında bile muhalif bakış açıları önemsenir, benimsenmese de yaşatılır.
Ne diyor aday? "Dürüst olacağım.'
Nasıl yani, dürüst olmak bir farklılık mı, bir özellik mi, yoksa üstünlük mü? İnsan isen zaten dürüstsün.
Yoksa değil misin?...
Soruları uzattıkça uzatabiliriz.
Sen sorulduğunda hesap verecek misin, nasıl , ne zamanlar, kimlere hesap vereceksin?... Bana bunu söyle. İhaleler, alım satımlar, harcamalar, yatırımlar, hizmetler nasıl yapılacak... Bana bunları anlat. "Bizimki; Gönül Belediyeciliği"
Buyur çöz, çözebilirsen.
Düşündüm, çözemedim. Araştırdım, bulamadım. Sordum soruşturdum, yanıt alamadım. Anladım ki; Süslü söylem, ilerisi yok. İçi boş. Güzel bir algı söylemi o kadar.
Bir de, "..........'nın Öz çocuğu" söylemi var.
Sana, oranın öz çocuğu olanlar oy versin o zaman. Anlamak mümkün değil.
Siyasette, mikro milliyetçilik. Şövenistlik, Berileştirme ya da Ötekileştiremeyi çağrıştıran sözler, sloganlar. Hepsi ve benzeri söylemler, yöntemler siyaseten ahlaksızlıktır. En azından büyük bir aymazlıktır. Bu söylem: Partilere, -ki siyasi partiler hemşehri derneği değildir, partilerin seçim için yaptıkları iş birliğine inananları bile ortak adaya karşı soğutmaktır.
Özetin özeti:
Demokrasimiz işte bu kadar. Siyasi bilincimiz eksik. Ne istediğimizi dahi bilemez noktadayız. Seçimi sadece ve sadece sandıkta yapılacak, "takımlar" yarışı olarak algılıyoruz. Kentin; güvenliği, huzuru, temizliği, yeşil alanı, temiz havası, eğitim olanakları, yaşam tarzına özgürlük, plastikle doldurulmayan çocuk parkları, halı saha yerine yapılması gereken doğal semt sahaları, yürüyüş yolları, kreşleri, kültür-sanat alanları ...
Bunlardan bahseden yok. Ya da sadece birkaçından bahseden bir kaç aday!