AK Parti on altı yıllık iktidarında ilk defa bu seçimde çarşı pazarın muhalefetiyle karşılaşıyor. Bu muhalefet seçim sonuçlarını rakip partilerden daha az etkilemeyecek, belki de daha çok etkileyecek.

AK Parti şanslı bir dönemde kuruldu ve bu şansını da çok iyi kullandı. Diğer partiler yaşlanmış ve yıpranmışlardı. Kurucu ve yönlendirici liderler büyük ölçüde siyaset sahnesinden çekilmişlerdi. Ülkücü Hareket'in Başbuğu vefat etmiş, Milli Görüş'ün Hocası kendi öğrencilerine yenilmiş, Ortanın Solu hareketinin Karaoğlan'ı hem fiziğinin hem de yakın siyaset arkadaşlarının kadrine uğramış, Baba da Mesut Yılmaz'ın kaprisi sonucu siyaset sahnesinin dışına çıkmıştı.

2001 ekonomi krizi patlak vermiş, Kemal Derviş ABD'den getirilmiş ya da gönderilmiş, uyum yasaları çıkartılmış, IMF'nin acı reçetesi içilmiş ve de tam bu arada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli inatla ve ısrarla Türkiye'yi erken seçime götürmüş. Bıkkınlıkların, yorgunlukların, kızgınlıkların hasadını AK Parti'nin kurmay kadrosu son derece başarı bir şekilde dermiş, toplamış ve kuruluşundan bir yıl sonra iktidara gelmek gibi bir ilki de gerçekleştirmiş.

AK Parti o günden bugüne hemen her seçimde oyunu artırarak ama daha önemlisi iktidarını genişleterek ve pekiştirerek geldi. AK Parti güçlendikçe rakibi partiler güçsüzleşti, ANAP ve DYP tasfiye oldu, CHP kendi iç kavgalarına daldı, MHP ikiye bölündü, bir kanadı ne yapacağına hala karar verebilmiş değil. Diğer kanadı da artık kendi iktidarından umudunu kesmiş AK Parti'nin yol arkadaşlığını kabullenmişe benziyor.

Bu seçimde AK Parti'nin rakibi siyasetten çok ekonomi, partilerden çok çarşı pazar olacak gibi görünüyor. AK Parti de bunun farkında. Her gün bir yenisi açıklanan ekonomik tedbirler ve gerektiğinde fiyatlara müdahaleyi de kapsayacağı belirtilen tedbir açıklamaları bunun işareti.

Bakalım, önümüzdeki günlerde çarşı pazardaki gelişmeler ne yönde olacak? Bir şekilde başlayan ya da başlatıldığı iddia edilen yangın genişleyecek mi yoksa kontrol altına mı alınacak?