Politika(siyaset), devlet ve memleket yönetme sanatıdır.

Peki, devlet ve memleket yönetmenin ya da yönetenin ahlaki ilkeleri olmaz mı, olamaz mı?

Böyle bir soruyu sorup cevaplandıramaz mıyız?

İster amatör, ister profesyonel politikacı olsun, mutlaka yaptığı işin ve kendisinin bir ahlakı vardır ve olmalıdır da. Hangi inanç ve sistem olursa olsun mutlaka kendine özgü bir ahlaki sistemi vardır.

Bizler, Müslümanların çoğunlukta olduğu İslam coğrafyasında yaşıyoruz. Bu nedenledir ki, Müslüman politikacının pratikte kendisi ve yaptığı iş için uyguladığı bir ahlak sistemi olmalıdır. Bu da herhalde İslam ahlakı olur. Aksi bir anlayış, Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey olur.

Şöyle ki:

İslam'da iman bütünlüğü esastır. İman parçalanma kabul etmez. Yani İslam'ın imanla(inançla) ilgili ilkeleri ya bütünü ile kabul edilir ya da bütünüyle reddedilir. Bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmamak(inkar etmek); bütününe inanmamak(inkar) anlamına gelir.

O halde Müslüman'ın ibadet, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamında sahip olduğu etik ilkeleri politik yaşamına da taşımasından daha doğal bir şey olmaz, olmamalıdır da. Aksi halde İslami bütünlük anlayışımız parçalanmış olur. Bu bütünlüğü en azından iman bazında koruma zorunluluğumuz vardır. Aksi halde Müslümanlık iddiamız askıda kalır.

Bu konuda İslam coğrafyasının biraz kısır olduğunu düşünüyoruz.

İslam coğrafyasında Müslüman politikacılar vardır ama bunlar 'ALLAH'IN BOYASI ' ile değil de Batılı ve çıkar boyası ile boyandıkları için İslami kimlikleri ve bu paraleldeki ahlaki ilkeleri, içinde bulundukları ortamlarda yok olup gitmektedir.

Örneğin:

Türkiye'de her politik oluşumda İslami kimlikli kişiler olmasına rağmen içinde bulundukları partide farkındalık meydana getiremiyorlar. Çıkar boyası ile boyalanmışların rengini alarak sahip oldukları değerleri açık çek hesabına kurban etmektedirler.

Türkiye'de bu durum çok fazla istismar edilmektedir. İslami kimliğimiz ve bu paralelde olması gereken politik ahlaki ilkelerimiz çoğu kez batılı değerlerin ve yapılanmanın ipoteğinde kaybolup gitmektedir.

Bu durum kamuya, değerlerin eksen kayması olarak yansımakta ve umulmadık zararlar meydana getirmekte, toplumda Müslüman'a, dolayısıyla İslam'a güvensizlik oluşturmaktadır.

Böyle kötü bir uygulamayı vatandaşlar her zaman , 'tuzun bozulması' şeklinde yorumlamaktadır. Faydadan çok zarar getirmektedir. Bu nedenledir ki, İslami kimlikli politikacılar herkesten daha çok dikkatli olmak durumunda olduklarını düşünüyoruz.

Temel ahlaki değerlerini taşıyamayacakları yerlerde bulunmamalarının gereğine inanıyoruz.

Selam ve sevgi ile…[email protected]