Türklerin tarihteki yeri konusunda pek çok farklı görüş vardır. Ancak onlar devlet kurma kabiliyeti, siyasi becerileri ve teşkilatçılıkları herkesin üzerinde uzlaştığı bir üstünlükleridir. Türkleri hiç sevmeyen kişiler ve çevreler bile bu hususta haklarını teslim ederler.
Aşkabad yakınlarındaki Anav kültürü esas alınırsa en eski kültürel izleri yaklaşık altı bin beş yüz yıl geriye gidebilse de Türklerin siyasi tarihlerini kronolojik olarak takip etmek Asya Hunlarından beri mümkündür. MÖ. III. yüzyıldan günümüze Türkler Altay-Sayan bölgesinden Avrupa içlerine, Hindistan'ın kuzeyinden Sibirya düzlüklerine her gittikleri yerde bir devlet kurmuşlardır. Bu yüzden Türk tarihi bir millet-devlet tarihidir.
Türkler kurdukları devletler ile üstün teşkilatçılık kabiliyetine sahip bir millet olduklarını göstermişlerdir. Ayrıca vatandaşlarını belirli hukuk kuralları çerçevesinde yaşattıkları için töre sahibi oldukları açıktır. Üstelik ilk devletlerinden bugüne farklı topluluklarla bir arada yaşama birikimine sahiptirler. Bu sayede farklı inançtan ve kökenden topluluğu bir devlet çatısı altında yaşatmayı becermişlerdir. Asya Hunlarına 26, Avrupa Hunlarına 45, Hazarlara 25 farklı topluluğun bağlanması bunun ilk akla gelen örneklerindendir.
Bazı Türk devletleri bölgesel olarak önem kazanırken bazıları cihanşümul bir karakter kazanmıştır. Orta Asya'da siyasi birliği sağlayan ilk devlet olan Asya Hunları, Avrupa'yı bir bayrak altında birleştiren Avrupa Hunları, Hindistan'ın kuzeyine İslamiyet'i götüren Gazneliler ya da Mısır'da Türk hakimiyetini zirveye çıkaran Memlûkler bölgesel olarak derin izler bırakan devletlerdir. Osmanlı Devleti ve Timurlular ise üç kıtaya hakim, dünya tarihinin gördüğü en büyük devletler arasında gösterilir. Avrupa hala bozkırın üç efendisi olarak andığı Attila, Cengiz Han ve Timur'u unutamamıştır.
Tarihin en köklü milletlerden birisi olan Türklerin bir araya geldiğinde dünyanın gidişatını değiştirdiği yakından bilinmektedir. O yüzden dünya siyasetinde etkili olmaya çalışan her topluluk büyük olabilmek için rakiplerini de güçsüz kılmak zorundadır. Bu rakiplerin en başında da Türkler gelir. Dünden bugüne uğradığımız saldırıların ve bölünmüşlüğümüzün sebebi budur.