Samsun Saathane Meydanı'nda bulunan tarihî TAŞHAN hakkındaki, ilk kanaatimi, 17-18 Haziran 1997'de 'Vakıflarımız Sahipsiz' başlıklı yazımda ifade etmiştim. Tam yirmiiki yıl geçmiş!..

Bu tarihten îtibaren, TAŞHAN'ın tarihî hüviyetine layık bir şekilde olmadığını ve buna mutlaka el atılması gerektiğini beyan eden, sanıyorum ki, onbeşe yakın yazı kaleme aldım.

2019 yılı Şubat ayı sonlarında, Samsun basınında yer alan haberlere göre, 'Taşhan'ın restorasyonu için, yaklaşık 7 milyon lira harcandığı, 1508 yılında inşa edildiği ve nisanda tamamlanacağı' beyan edilmektedir.

Bir defa, şu 'restorasyon' kelimesine dehşetli bir şekilde içerliyorum. Hangi tarihî eserimiz söz konusu edilse, bu F(ı)ransızca kelime karşıma çıkıyor. Arkadaş!..Bunun aslı yok mu? Türkçe'mizde karşılığı bulunmaz mı? Tamirat veya onarım kelimelerimiz ne güne duruyorlar? Binayı tamir ediyorum, diyorsun; dili, tahrip ediyorsun, bu ne biçim iştir?

Dîğer taraftan, temenni ediyorum ki, TAŞHAN da, Samsun Büyük Cami gibi, Elazığ Harput Kalesi gibi, Kayseri Gevher Nesibe Tıp Merkezi, Erzurum Çifte Minareli Cami gibi..bir takım 'ilave katkı maddeleri'yle bizlere takdîm edilmez!..

Burada, esas üzerinde durmak istediğim husus, TAŞHAN hakkındaki 'tarih hatası'dır. Bu durumu, 06 Eylül 2006 tarihinde, Gazeteci-Yazar Ali Kayıkçı'nın, benimle yaptığı 'TAŞHAN SAMSUN'UN SEMBOLÜ OLMALI' başlığını taşıyan mülakatımda açıklığa kavuşturmuştum.

O mülakatımda söylediğim, Mahmut bin Ali Paşa Vakfiyesi'ne göre, bu husustaki bilgileri aynen naklediyorum:

'Elimizdeki '1862 No'lu defterin 9. Sahife ve 3. sırasında kayıtlı Samsun İline tabi (Mahmut bin Ali Paşa) Vakfına ait 914 tarihli arabça vakfiyesinin' tercümesinden de anlaşılacağı üzere, bu eser (TAŞHAN), maalesef yanlış olarak onyedinci asır sonlarına mal edilmektedir. Öyle ise basit bir hesap yapalım: 914 sayısı Hicrî-Kamerî takvime miladî çevrilirse (914x0.97=886.58) Hicrî-Şemsî yıl bulunur. Buçuklar tam'a çevrilir ve (887) çıkar. Bunu yani (887)yi de (622) ile toplarsak, Taşhan'ın vakfiyesindeki (914)ün miladî karşılığı çıkar. Bu da (1509)dur. Bu rakam, vakfiyenin tarihidir ki, yapım tarihi daha da eski olabilir.'

Burada, tarihçilerimize büyük görevler düşmektedir. Böyle bir eser, 1509 yılında vakfedilmiş ise, yapılış tarihi çok daha öncedir. Böyle bir eserin, hem yapılış tarihi ve hatta yaptıranları, yapanları yani ustaları da mutlaka araştırılmalıdır.

Ne yazık ki, Samsun Valiliği Kültür Müdürlüğü tarafından Şubat 2008'de hazırlanıp yayınlanan 224 sayfalık 'REHBER SAMSUN' kitabının 59. sayfasında şöyle denmektedir:

'XVII. Yüzyılın sonlarına doğru inşa edilmiş olan Taşhan, iki katlı, İskele Caddesi üzerinde, Ali Paşa Vakfı'ndan olan bina 1974-1975 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmış...'

Dikkat buyurulsun, onyedinci yüzyılın sonrayla, onaltıncı yüzyılın başları (1509) arasında ikiyüz yıllık zaman vardır.

Bu, nasıl tarihçiliktir, demez misiniz? Bu, nasıl kültür anlayışıdır demez misiniz? Bu, nasıl ecdada saygıdır, demez misiniz?

Benim anlamadığım bir şey daha var ki, bu yazım yayınlanalı onüç yıl olmuş...Hiç mi ilgi duyup araştırma lüzumunu hisseden olmamıştır?

Hiçbir tarih meraklısı, 'Bu adam ne diyor, niçin boşuna laf ediyor? gibisinden, en azından bana karşı çıkmak adına incelemeye koyulmamıştır?

Ya resmî makamlarımızda mekan tutup devletimizden maaş alan selahiyetli ve mes'ul kişiler, anlaşılıyor ki, bu durumdan hala haberdar mı değildirler?!

Söz buraya gelmişken, yine, şu Hançerli Camisi'nden de bahsetmeden duramayacağım: Arkadaş!..Bu Hançerli Cami var ya, orası, Samsun'un ilk belediye başkanlardan da olan Hasan Umur Hoca'nın, 1919'larda yani Samsun İngiliz işgalindeyken, Millî Mücadele için vaazlar verdiği camidir de, kapısında, niçin, hala (1943) yazıyor; bana, bunun sebebini söyleyebilecek biri var mıdır, Allah aşkına!..