Seçim hayhuyu arasında biraz ıskalasak da ardı ardına gelecek kutlu ve şanlı günlere adım attık. Yoklukların, yoksullukların ve dünyanın şaşkın bakışları arasında birbiri ardına kazanılan zaferlere şahitlik eden aylardır içinde bulunduğumuz ay ve önümüzdeki aylar.

9 Mart 1919 acıdır, Samsun'a 200 İngiliz askeri çıkar. Bizler, bu vatanın sahipleri yastayız. Pontus sevdalısı palikaryalar mutluluktan uçmakta. Ama hemen arkadaki sırtlarda yiğitler yatmakta. Makineli Tüfek Birliğinden Mülazım(Teğmen) Ahmet Hamdi de onlardan biridir. 17/18 Mart gecesi müfrezesini alarak dağa çıkar. Bu Samsun'un işgale ilk başkaldırışıdır. Sonrası gelecek ve 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basan Mirliva(Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa liderliğinde Milli Mücadele destanı yazılacaktır.

Bir tarihi daha geride bıraktık, bu millete mensup olmaktan gurur duyan her Türk vatandaşının şevkle söylediği İstiklal Marşı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabulünün yıl dönümüydü 12 Mart. O marş bizim ebedi varlığımızın ve bağımsızlığımızın sembolüdür. Son kıta o ebediliğin dünyaya ilanıdır: 'Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!/Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal./Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal;/Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,/Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal!'

23 Nisan 1920 bir başka muhteşem tarihtir. Çorak ve unutulmuş Ankara'nın bir aziz evliyasının, Anadolu'nun Türkleşmesinin öncülerinden Hacı Bektaş Veli'nin dergahında kılınan Cuma namazından sonra tarihin gazi unvanlı ilk millet meclisi açılacaktır. Odun sobalarının ısıtmakta, gaz lambalarının aydınlatmakta yetersiz kaldığı o mütevazı taş binayı yüreklerdeki bağımsızlık ateşi ısıtmış, gözlerdeki iman nuru aydınlatmış ve o Meclis tarihin en muhteşem zaferini kazanmıştır.

Mayıs ve Ağustos, her ikisi de ikişer kutlu, ikişer onurlu günün ayıdır. 19 ve 29 Mayıs… Sanki 9'un Türk kültüründeki yerinin farkında ve sanki 9, 19, 29 diye devam niyetinde. Ağustos daha uyumlu; Malazgirt'ten 851 yıl sonra aynı günde, ayın 26'sında Kocatepe'den yeni bir taarruz ve yeni bir zafer.

31 Martlar gelir geçer ama 12 Martlar, 23 Nisanlar, 19 ve 29 Mayıslar, 26 ve 30 Ağustoslar hep kalır. Zaferlerin şanında birleşmek dururken siyasetin kısır çekişmesinde ayrılmak niye?