1969'un 1 Aralık'ında basın dünyasına profesyonel bir gazeteci olarak adım attığımda ilk öğrendiğim 'haberin namusu' kavramıydı. 'Öğrendiğim' dedim ama aslında 'öğretilen' demeliydim. Ustalar vardı, her biri mesleğe haberci(muhabir) olarak adım atmış, hangi konumda sorumluluk üstlenirlerse üstlensinler hep haberci kalmış insanlardı onlar. Onlar için 'haber kutsaldı', 'yorum hür.' Habere hile katılmazdı, bırakın hileyi, bırakın yalanı yorum bile katılmazdı. Onlar, o haysiyetli ve güzel insanlar ne yazık ki birer birer gittiler ve ne yazık ki biz onlar kadar başarılı olamadık bu mesleğin erdemini bizden sonrakilere aktarmakta.

Bizden sonrakiler arasında pırıl gençler var az da olsalar, omurgaları sağlam ve duruşları dik. Alınları ak, yüzleri pak gençler. Ama her rengin kirlendiği bir ortamda önceliğin beyaza verilmesi misali ne yazık ki genel kirlilikten en çok nasip alan mesleklerden birisi de bizim mesleğimiz oldu. Hele de bir internet sitesi kurmanın birkaç yüz liraya baktığı bir ortamda.

Desinler ya da öyle dediler diye ortaya çıkan müptezeller ve onların sahtekarlıklarını kurgulayan ve kullanan kaşarlanmışlar son zamanlarda bizim piyasaya yalan yanlış bir şeyler üfürüyor. Kimisi bizim gazeteyi kapatıyor, kimisi satıyor, sadece gazeteyi de değil, bölgenin en büyük ve en sağlam kurumsal yapısı olan Haber Medya'yı.

Haber Medya kurumsal bir yapıdır, sahipleri bu kentin ülke içinde ve dışında yüz akı başarıların sahibi iş adamları, çalışanları pırıl pırıl gençler, yöneticileri bugüne kadar mesleğin adabına, ahlakına ve haysiyetine en ufak bir leke sürmemiş, o adap ve edebi, o haysiyeti asla taviz vermeden savunmuş kimselerdir. Ben bu kadronun ağabeyi olmaktan mutluyum.

Bu gazetenin kapanmasını bekleyenler hüsrana uğrar. Bu gazete kapanmayacak, çağın teknolojisini en yakından ve en önden izleyip yakalayarak her geçen gün biraz daha büyüyecektir. Sadece bu gazete değil, bu camianın televizyonu, radyosu, dergisi, sosyal ağları ve reklam ajansı hep birlikte büyüyeceklerdir.

Bizi besleyen, büyüten, okutup yetiştiren kısacası biz yapan bu kente, bu bölgeye ve bu ülkeye 'minnet' borcumuz var. Bu borcumuzu her gün aynı inanç ve kararlılıkla 'daha iyiye, daha güzele, daha doğruya' olan yürüyüşümüzü sürdürerek ödeyebildiğimiz kadarıyla ödemeye çalışacağız.

Daha güzel, daha aydınlık ve daha temiz günlere birlikte kavuşmak dileğiyle…

DÜZELTME: Dünkü yazımdaki 'Hacı Bektaş Veli' ibaresi 'Hacı Bayram Veli' olacaktır. Düzeltir özür dilerim.