Nasreddin Hoca yaşlanmış ve uykusuzluk çekmeye başlamış. Her şeyi denemiş (sıcak banyo, ilaç, yatıştırıcı, şurup) ama hiçbirinin faydası olmamış. Hiçbir şey işe yaramamış. Ve çocukları rahatsız olmuş, çünkü Hoca uyuyamadığı zaman evdeki kimseyi de uyutmuyormuş. Gece tüm aile için kabus oluyormuş. Çaresizce, her yöntemi araştırmışlar, Hoca'nın uyumasını sağlayacak her ilacı, çünkü tüm aile deliye dönüyormuş. Sonunda bir hipnozcu bulmuşlar. Çocuklar mutluluk içinde gelmişler ve Hoca'ya şöyle demişler: 'Artık endişelenmene gerek yok, baba. Bu mucizeler yaratan bir adam. Dakikalar içinde uyku getiriyor. İşin büyüsünü biliyor, bu yüzden sen hiç endişelenme. Artık korku yok, uyuyacaksın.' Hipnozcu, Nasreddin'e zincirli bir saat göstermiş ve demiş ki: 'Birazcık inanç mucize yaratır. Bana birazcık güvenmen gerek. Bana güven, o zaman bebek gibi uykuya dalacaksın. Bu saate bak.'

Adam saati sağa sola sallamaya başlamış. 'Sol-sağ, sol-sağ. Gözlerin yoruluyor, yoruluyor, yoruluyor. Uyuyorsun, uyuyorsun, uyuyorsun.'

Herkes coşku içindeymiş. Mutluymuş. Hoca'nın gözleri kapanmış, başı eğilmiş, bebek gibi derin bir uykuya dalmış. Düzenli nefesler almaya başlamış. Hipnozcu ücretini almış, çocuklarına artık onu rahatsız etmemeleri gerektiğini anlatmak için parmağını dudaklarına götürmüş. Sonra sessizce dışarı çıkmış. O çıkar çıkmaz Hoca tek gözünü açmış ve demiş ki: 'Gitti mi o deli?' Gevşemek için çaba gösteriyormuş ve bu yüzden 'bir bebek gibi' gevşemiş. Düzenli nefes almaya başlamış, gözlerini kapatmış, ama hepsi çabayla olmuş. O, hipnozcuya yardım ediyordu. Hipnozcuya yardım ettiğini düşünüyordu. Ama onun açısından çaba gerektiriyordu, bu yüzden hiçbir şey olmadı. Hiçbir şey olamazdı. Uyanıktı. Edilgen olmakla yetinseydi, söylenilenleri duyabilseydi, gösterilen şeye baksaydı, uyku gelirdi. Onun çaba göstermesi gerekmiyordu; yalnızca edilgen kabulleniş gerekiyordu. Ama zihnini edilgen kabullenişe getirmen için bile, başlangıçta bir çaba gerekli olur. Bu yüzden çabadan korkma. Çabayla başla ve çabanın arkada bırakılması gerektiğini, çabanın ötesine geçmen gerektiğini hatırla. Ancak öteye geçtiğin zaman edilgen olursun ve bu edilgen farkındalık mucizeyi getirir. Edilgen farkındalık ile, zihin artık yoktur. İlk defa benliğinin içsel merkezi ortaya çıkar ve bunun bir sebebi vardır. Dünyada herhangi bir şeyin yapılması için çaba gereklidir. Dünyada bir şey, herhangi bir şey yapmak istersen, çabaya gerek vardır. Ama içsel olanda bir şey yapmak istersen, çabaya gerek yoktur. Yalnızca gevşemeye ihtiyaç vardır. Nasıl dışsal olanda, dışarıdaki dünyada yapmak sanatsa, oradaki sanat da yapmamaktır