Tarih bilinci demek, geçmişte sahip olunan değerlerle bugünü ve geleceği inşa etmek demektir.

Tabir yerinde ise geçmişindeki kodların güncellenmesidir.

Günümüz dünyasında Hıristiyanlık maskeli sömürü düzeninin kanlı gömlekleri söz konusu tarih bilincinin dışa vurumudur.

Bu durumu emperyalistler biliyor.

Objektif düşünen Batılı bilim adamları da biliyor. Ama tarih bilinci fukarası biz bilmiyoruz.

İslam'ın ve Türk dünyasının ikinci ihtişamlı günlerinin eşiğindeyiz.

Dünyada doğum sancısını çeken Yahudi, Hıristiyanlık ve İslam dünyası vardır.

Yahudi, Tevrat kitabına göre Nil'den Fırat'a kadar uzanan bir çizgide dünya egemeni devletini kurmak istiyor.

Hıristiyanlık dünyası da yine kitabına göre Mehdi'sine hazırlık yaparken aç gözlülüğü ile dünyanın maddi kaynaklarını elinin altına almak istiyor.

Bunun için de alabildiğine Müslümanlara saldırmaktadırlar.

Kur'an-ı Kerim'e göre dünyada Müslüman olmayan gruplar içinde Müslümana en büyük düşman Yahudiler ile ateistlerdir.

Tarih boyunca Müslümanları birbirlerine ve Hıristiyanlara kırtırdıranların başında Yahudiler gelmektedir. Peygamberimiz(sav)'in döneminde bunun bir çok örnekleri vardır.

Örneğin; Yeni Zelanda katliamında böyle bir parmağın olmadığını kim garanti edebilir? Ve görülecektir ki, bu parmak hiçbir zaman bulunamayacaktır.

Bir de bir sorumuz daha var: Neden Yeni Zelanda?

Tarih bilinci fukaralıktan kurtulalım. Maziden hareketle atimizi sağlıklı bir şekilde inşa edelim. Nerede idik, buraya nasıl geldik ve bundan sonra nereye gideceğiz? İş dönüp dolaşarak bu tarih bilinci zenginliğini kazandıracak eğitime dayanıyor.

Yetkililerden yol , köprü değil eğitim istiyoruz. Neden mi? Ben de bilmiyorum galiba…Selam ve sevgi ile…[email protected]