Dikkat oldukça kıt bir kaynak. Hiç kimse sonsuz sayıda şeye dikkat gösteremez. Halbuki, günümüzde çalışanlardan eski zamanlarda olduğundan çok daha fazla işe dikkat ayırması, çok daha fazla konuyla uğraşması bekleniyor. Dikkat edilmesi gereken o kadar çok bilgi ve etkinlik var ki, 'dikkatin yönetimi' artık kaçınılmaz konulardan biri haline geldi. Accenture (eski adıyla Andersen Consulting) danışmanları Davenport ve Beck, 'Dikkatin tanımı, bilgi rekabetinin yoğun olduğu durumlarda nasıl çalışılması gerektiğidir' diyor. 'Dikkat ederken', bir müşteri ile görüşüyor, diğer çalışanlarla toplantı yapıyor ya da sadece öncelikler listenizi belirliyor olabilirsiniz. Zamanla ilgili baskı ve bilgi fazlalığı konusundaki şikayetlerin çoğunluğu bireylerin zaman ve akıl kaynaklarının yetmeyeceği kadar çok yapacak şey olmasından kaynaklanıyor. 'Bu nedenle öncelikler mutlaka belirlenmeli' diye vurguluyor John Beck. Dikkat yönetiminin ne kadar büyük önem kazandığını vurgulamak isteyen Beck ve Davenport, 'Büyük ve çok sayıda seçeneklerin olduğu bu dönemde dikkatin nasıl yönlendirilmesi gerektiğini bilen şirketler ve bireyler başarılı olacaklar. Geri kalanlar ise başarısız olmaya mahkumlar' diyor.

Dikkat dağınıklığı, bazı sektörlerde, çok ciddi 'iş faciasıyla' sonuçlanabilir. Fakat, dikkat elle dokunulamayacak bir varlık olduğundan, onu belgelemek de oldukça zor. Yine de varlığı ile yokluğu arasındaki fark oldukça rahat ayırt edilebiliyor. Kaç tane yönetim takımı, büyük bir yönetim ve rekabet stratejisi trendi bütün dünyayı kasıp kavururken ayakta uyumaktaydı? Kaç tane yönetici, iş veya kariyerleriyle ilgili önemli konularda sürekli olarak pür dikkat kesildiklerini iddia edebilir? Peki Gelecekte 'bilgi, dikkat ve ilgi' arasında nasıl bir rekabet söz konusu olabilir?

Daha fazla bilgiye karşın, daha az ilgi yani dikkat trendi sonsuza kadar süremez. Sonunda insanlar ilgi ya da dikkat tüketen dünyanın stresinden uzaklaşmaya başlayacaklar. Ve, bilgi sağlayanlar da, bilginin miktarı yerine içeriğine, kalitesine odaklanmaya başlayacaklar. Başladılar da... Yaşamak için dikkat etmesi gerekmeyenler için hayat daha da sessizleşecek. Zenginler ilgi, yani dikkat toplama bölgelerinde yaşayabilecekler. Normal insanlar da dikkatlerini sadece sevdiklerine ve bir iki tane seçilmiş olaya ayırabilecekleri bir ortamda tatil yapmak için para biriktirecekler. Sonunda, ilgiye, dikkate sahip olmanın en önemli ödülü ondan uzak durma özgürlüğü olacak.

Madem dikkat bu kadar önemli ve kıt bir kaynak. İleride şirketlerin, 'dikkat etmemiz' için bize para mı vermesi söz konusu olabilir mi? Evet. İnsanlar ve şirketler, bedel ödemeden dikkat sağlayamayacaklar. Elektronik ticaret şirketleri kullanıcılarına dikkatleri için para ödemeye başladılar bile. Gelecekte, dikkat satın almak, iş yapmanın önemli bir parçası haline gelecek. Özellikle medya alanında. Beş yüz televizyon kanalı ve trilyonlarca web sitesi olan bir dünyada, sıradan eğlence ya da bilgi sunmak televizyon veya internete ilgi çekmek için yeterli olmayacak. Zaten, Altavista gibi arama motorları ilgi çekme karşılığında bedava arama sonuçları sunmayı kabul ediyor.

Bu şunu gösteriyor: Para ve dikkat açısından zengin olan daha da zenginleşmeye devam edecek. Geçmişte bilgiyi tek başına, karşılığında bir bedel ödemeye değer bir şey olarak değerlendirdik. Gelecekte ise insanlara bize ait bilgileri almaları, kabul etmeleri için para ödeyeceğiz.

Elbette, dikkatimizi vermeye karşılık bedava ürün ve hizmet almak, şeytan pazarlığı aslında. Eğer, dikkat en kıt kaynak ise insanlar eninde sonunda onu kolayca har vurup harman savurmaktan vazgeçecekler. Bilgiye dayalı çalışanlar da er ya da geç dikkatin önemini kavrayacaklar. Dikkatimizi isteyen herkes sonunda yüksek fiyatlar teklif etmeye başlayacak.