İlk yarıdaki puan kayıplarından sonra hep şu sözler söylendi, "Bu lig maratoncuların yeri"...
Ne demekti bu, bir kaç maçı değil, tüm ligi düşünün, bu ligde son ana kadar ayakta kalan kazanır...
Ancak biz o son anda tökezledik.
Hem de ne tökezleme...
Keçiörengücü'nün Sarıyer'e yenilmesiyle içimizde artan vicdan sızısı anlatılacak gibi değil...
Sarıyer maçında 89. dakikada, Hacettepe maçında da 90+4. dakikada yenilen goller olmasa,
yani hakikaten maratoncu olsak şu anda lideriz...
Lideriz yaa, bunun başka bir anlatımı yok...
En üstteyiz, üst lige en yakınız, herkesin önündeyiz...
Ama başaramadık...
Demekki takımımız da kurulurken, maratoncu futbolculardan değil, yüz metreci futbolculardan kurulmuş...
Puan durumuna bakınca insan 'Aslında bir umut daha var' diyor...
Bir umut var ama asıl sıkıntı takımımızda...
Daha doğrusu psikolojimizde...
Bu psikolojiyi düzeltmek için belki de alanlarında en iyi isimler arasında yer alan Genel Menajer Mustafa Aztopal ve Teknik Menajer Yücel Uyar'a büyük iş düşüyor.
3 maç sonunda belki şampiyonluk gelmez ama bize play-off müsabakalarında da motivasyon lazım...
Şu saatten sonra Başkan İsmail Uyanık ve onun alt kademesindeki herkesin yapması gereken, takımın inanırlık seviyesini en üste çıkarmaktık...
Para- performans değerlendirmesine hiç girmek istemiyorum.
Diğer kulüpler maddi sıkıntıyla boğuşurken, bizim durumu anlatmaya hiç gerek yok...
En acısı da ne biliyor musunuz?
Takım kazansa da kaybetse de futbolcular parasını tıkır tıkır alırken,
deplasman deplasman koşan taraftarlar bir de ceplerinden para harcamalarına rağmen mutlu olamıyor...