Zaten terör örgütünün hedefi de herkesi korkutup bulundukları yerlere hapsetmek ve hakimiyet kurmaktı. Bunlar sadece sivilleri değil kamu görevlilerini de korkutup okulları öğretmensiz hastaneleri doktorsuz bırakıp devleti zayıf göstermenin peşindeydiler. Aslında hesapları ve hedefleri yanlıştı. İnsan öldürmeyi, insan hakları gasp etmeyi ilke edinmişlerdi. İlhan Astsubay tayinci olduğu için arkadaşlarına veda ziyaretine başlamıştı. Askerlik mesleğinin en hüzünlü yanı veda ziyaretleridir.18 Nisan 1992 Cumartesi günü İlhan Hamlı ve astsubay arkadaşları Erkan Iğdır, Mustafa Karaçimen ve Naci Yıldırım Doğubayazıt'a arkadaş ziyareti için gelmişlerdi. Doğubayazıt Astsubay Orduevinde arkadaşlarıyla buluşup eski günlerden sohbet etmiş, anılarını tazelemiş ve yemek yemişlerdi. Arkadaşları ile vedalaşıp helalleştikten sonra hava kararmadan bölgenin de hassasiyetini dikkate alarak Kars'a dönmek üzere Lada marka 55 DT 115 plakalı kendi araçlarıyla yola çıkmışlardı. Özellikle hava kararmadan yola çıkmışlardı. Sivil kıyafetli ve silahsızdılar. Kimseye bir kötülükleri ya da kötü düşünceleri yoktu. Hava güzel olmasına rağmen yol çok kalabalık değildi. Gelirken rahat gelmişlerdi giderken de rahat bir yolculuk olur düşüncesiyle yola çıkmışlardı. Ama yine de temkinliydiler. Hainlerin nereden nasıl çıkacağını kimse bilemezdi. Cep telefonu, internet, WhatsApp gibi iletişim araçları yoktu. Sabit telefon ve telsiz vardı. Birde hainlerin gözcüleri ve ispiyoncuları vardı. Bazen bir çoban, bazen bir esnaf, bazen bir çocuk hainlere haber ulaştırabiliyordu. Kimi korkudan, kimi isteyerek hainlere istihbarat taşıyordu. Bir anda pusuya düşürülüp, yaşamdan hiç tanımadığınız hainler tarafından koparılabiliyordunuz. Ne acıdır ki hayatında sizi hiç görmemiş sizden en ufak bir kötülük görmemiş bir insan tarafından katledilmeniz mümkündü. Bunun için Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu ya da polis, öğretmen olmanız yeterliydi. Siz o insanlar için o insanların aileleri için daha rahat, daha huzurlu ve güvenli yaşasın diye adını sanını daha önce duymadığınız yerlerde görev yaparken onların sizi hedef seçmesi kadar acı veren bir şey yoktu. Bölgede kalleşliğin, ihanetin daniskasına tanık olmak zor değildi. Hem kalleşlik, hem hainlik, hem ikiyüzlülük masum ve güzel insanları da lekeliyordu. İçinde 4 genç astsubayın bulunduğu özel bir otomobil Doğubayazıt'tan Kars istikametine seyir halinde iken Kars ili Iğdır ilçesi (olay tarihinde Iğdır Kars'a bağlı bir ilçe idi) şehir merkezine 25 kilometre mesafede bulunun Ağrı dağı eteklerindeki Pamuk geçidine giriş yapmıştı ki devlet karayoluna dizilen taş parçaları elinde silahla yol kesip araç durdurmaya çalışan bir grup hainden kurtulan o sivil kamyon bir anda görüş alanlarına girmişti. Ne yazık ki 4 genç astsubay sivil ve silahsızdılar. Otomobille geri dönüş mesafesinde değildiler. Barikatı aşmak için şanslarını denemekten başka çareleri yoktu. Ya kendi ayakları ile teslim olacak ya da hainlerden kurtulmak için son şanslarını gaza basarak deneyeceklerdi. İlhan astsubay var gücüyle gaza yüklenerek süratini artırmış yola dizilen taşları aşmak için elinden geleni yaparken, eli silahlı gözü dönmüş teröristler otomobili çapraz ateşe almışlardı bile. Güpegündüz dağ eşkıyaları alçak teröristler yağmur gibi kurşun yağdırmaya başlamış, şeref yoksunun biriside el bombası atarak etrafı adeta savaş alanına çevirmişti. Acaba silahsız 4 genç astsubay, dördü de bu vatanın öz evladı hangi ülkenin sınırlarından kaçak giriş yapmışlardı ki üzerlerine kurşun yağdırılıyor, el bombası atılıyordu. Bütün alçak ve şeref yoksunları birlik olup, Pamuk geçidinde 4 genç silahsız ve sivil astsubaya pusu kurmayı başarmışlardı. Lada marka küçük bir otomobilin o cehennemden kurtulması artık bir mucizeye bağlıydı o mucizede mümkün değildi. Teröristlerin açtığı ateş ve yola dizilen taş barikatlar nedeniyle araç kontrolünün kaybedilmesine müteakip yol dışına çıkarak bir kayaya bindirerek durmuştu. Aç kurtlar gibi ilistire çevirdikleri araca yaklaşan bir grup terörist 4 astsubayı araçtan yaralı çıkararak 40- 50 metre yol kenarına sürükledikten sonra Astsubay olmalarının anlaşılmalarını müteakip yakın mesafeden otomatik silahlarla açılan ateş sonucu hunharca şehit edilmişlerdir. Savaşta bile yaralı insana dokunulmazken gözü dönmüş insanlıktan zerre nasibini almamış katiller sürüsü 4 Astsubayı vahşi yaratıklar gibi katletmişlerdir.18 Nisan 1992 tarihinde Kars ili Iğdır ilçesi Pamuk geçidi mevkiinde yol kesen PKK'lı terörist grup tarafından şehit edilen Astsubaylar İlhan Hamlı, Erkan Iğdır, Mustafa Karaçimen ve Naci Yıldırım'ın acı haberi ilk önce memleketlerinde TRT Televizyon kanalından duyuldu. 4 ana yüreğine aynı anda şehit ateşi düştü. Çünkü 18 Nisan 1992'de 4 cennet kokulu Astsubay şehit oldu. Kimisi annesinin mavi gözlü paşası, kimisi annesinin kuzusu, kimisi de annesinin kara gözlü yavrusuydu, hepsi de annesinin gurbet kuşuydu, kahramanıydı…