Hepsinin de şehit acısı hiç beklenmedik bir anda yüreklere çığ gibi düştü. İnternet yoktu, cep telefonu yoktu çok kanallı özel televizyonlar yoktu ama şehit astsubayların acı haberi görev yaptıkları Kars'ta duyulur duyulmaz subay ve astsubay arkadaşları arasında büyük bir tepkiye neden oldu. Kimse bu kalleşçe katliamı içine sindiremedi. Çünkü onlar hiç kimseye kötülük yapmamışlardı. Bölge insanını seviyor ve ayrımsız saygı duyuyorlardı. Terör örgütü şehirde kısa yürüyüşlerle lanetlendi. Halk yürüyüş yapan sivil kıyafetli askerleri alkışladı. Kars belki de tarihinde ilk kez böyle bir tepkiye ev sahipliği yaptı. Kimse bir yeri kırmadı, kimse bir yere ya da bir kimseye saldırmadı. Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın ağabeyi ve babası da Kars'taki bu tepki yürüyüşünde en önde idi. Çünkü canları çok acıyordu…20 Nisan 1992'de yürüyüş haberini Hürriyet Gazetesi birinci sayfadan 'Subaylar Yürüdü' başlığı atarak verdi. Atılan sloganlar arasında 'Kahrolsun PKK, Ne Mutlu Türküm diyene' vardı. Ne acıdır ki şehit astsubaylarımızın cenazeleri ilk geceyi Iğdır Devlet Hastanesi morgunda geçirmek zorunda kaldı. Çünkü o yıllarda gerçekten güvenlik sorunu vardı. Bölge gerçekten hassas bir bölgeydi. Cenazeler güvenlik gerekçesiyle geceden Kars'a getirilemedi. Ancak ertesi gün yani 19 Nisan 1992 tarihinde akşamüzeri Kars Devlet Hastanesine 4 ayrı ambülansla askerler eşliğinde getirildi. Şimdi o günlerde yaşananları hatırladıkça kahrolmamak mümkün değil. Üç beş çapulcu olarak adlandırılan teröristler ne yazık ki bazı bölgelerde saatlerce Devlet Karayolunu kesip eylem yapabiliyordu. Ne acıdır ki Ankara'dan operasyon emri gelene kadar teröristler çoktan inlerine gitmiş oluyordu. Bu durumu da anlamak hiç mümkün olmuyordu. Ama güvenlik kuvvetleri elindeki imkanları sonuna kadar kullanarak elinden gelenin fazlasını bile yapıyordu.1992'li yıllarda maalesef bazı sıkıntılar vardı. Bu sıkıntıların kaynağı bölgede görev yapanlar değil, olup biteni anlamakta güçlük yaşayan yetkililerdi. Biraz kaba bir tabir olacak ama o yıllarda bazı sivil ve askeri yetkililer burnundan kıl bile aldırmıyordu. Sanki Kaf dağını onlar yaratmıştı. Yoktu böyle bir şey. Doğrusu biz şehit yakınları onları hiç anlamadık ve yanımızda göremedik. İlgi çok zayıftı, hatta kişiseldi. Maalesef şehit nedir bilmeyenden ilgi görmek mümkün değildi.

20 Nisan 1992 günü Kars Valiliği önünde 4 şehit astsubayı memleketlerine uğurlamak üzere büyük bir tören yapıldı. Şehitler memleketlerine uçakla gönderilecekti. Uçak talebini şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın abisi Ayhan Hamlı 19 Nisan 1992 günü yıldırım telgrafla zamanın Başbakanı Süleyman Demirel'e Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'e ivedi kaydı ile iletmişti ki talebi kabul edildi. Yoksa cenazeler karayoluyla ambülanslarla memleketlerine gönderilecekti. Sanki Kars'ta kıyamet kopmuş bütün Kars halkı Kars Valiliği önündeki tören alanını doldurmuştu. Adeta mahşeri bir kalabalık vardı. Kars valisinin, Kars 14 Mekanize Tugay Komutanı ve 3. ordu Komutanın sivil ve askeri erkanın şehit yakınlarının katıldığı tören sonrasında şehitlerin naaşları Kars Havaalanında bekleyen Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait askeri kargo uçağına bazı şehit yakınlarıyla birlikte memleketlerine gönderilmek üzere saat: 14,00 civarında yerleştirildi. Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın annesi eşi ve 6 yaşındaki kızı uçağın kokpitine pilotların yanına alındı. Şehitlerin yakınları ve şehitlere refakat eden askeri personel hayatlarının en acı ve en zor yolculuğunu yapıyordu. Bir baba, bir anne, bir, eş, bir çocuk ve bir kardeş Türk bayrağına sarılı 4 şehidin naaşı ile birlikte memlekete uçuyordu. Empati yapalım hangimiz böyle bir yolculuğu yapmak isteriz? Hangi anne evladının hangi eş kocasının, hangi çocuk babasının, hangi kardeş kardeşinin tabutu ile uçak yolculuğu yapmak ister? Öyle zaman oluyor ki bazen kader insana yapmam ya da yapamam dediğini bile yaptırıyor. Bir anne için, bir baba için evladını şehit vermiş olmanın ne kadar tarifsiz ve büyük bir acı olduğunu onlardan, ya da aynı acıyı yaşayanlardan başka kim bilebilir. Şehidin küçük çocuğu da buymuş diyerek ve acıyarak bakan gözlerden, o çocuğun nasıl rahatsız olduğunu hiç düşündünüz mü? Boynu bükülen, canı acıyan şehidin yavrusuna bir daha babanı göremeyeceksin demek kolay mı? Sonrasını birebir yaşayan bilir. Ne anlatılırsa anlatılsın, yaşamayan anlayamaz. Kars Havaalanından kalkan Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait kargo uçağının ilk iniş noktası eski Samsun Havaalanı olarak planlanmıştı.