Sosyal Terapi; Ülkemiz için yabancı bir kavram gibi dursa da gelişmiş ülkelerde etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanılır ve çıkış noktası Dünya Sağlık Örgütünün sağlık tanımıdır. Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık; bireyin bedenen, ruhen ve sosyal açıdan tam bir iyi olma halidir. Bu tanım ise İnsanın biyolojik, psikolojik ve sosyal bir varlık olmasına dayanır.

Özellikle Amerika'da sosyal terapi mearkezleri çok yaygın ve genellikle grup terapileri şeklinde mühdale edilmektedir. Aynı zamanda sosyal varlık olan İnsan sosyal temelde içine düştüğü zorluklardan çıkamadığında diğer bir değişle sorunlarıyla başedemediğinde patoloji dediğimiz psikolojik sorunlar yaşamaya başlar. Akabinde ise stres kaynaklı somatoform bozukluklar dediğimiz kaynağı tespit edilemeyen bedensel sıkıntılar ortaya çıkabilmektedir.

Sosyal terapiyi diğerlerinden ayıran önemli ölçütlerden biri; bireyi çevresi içinde ele alır ve sistem yaklaşımı ile birlikte herhangi bir psikolojik, ruhsal, klinik veya farmakolojik yaklaşım geliştirmeden bireyin içinde doğup büyüdüğü ve varolduğu sistemle karakteristik olarak çatıştığı, kendisini huzursuz hissettiği, tükenmiş duyguların yoğunlaştığı, kararsızlıklar yaşadığı, tercihlerinden emin olamadığı, başkalarına göre hayatını şekillendirdiği, kısacası aslında bireyin kendisinin değilde içinde varolduğu sistemin ön gördüğü kişi olarak hayatına devam etmek zorunda kaldığı ve bu nedenle sorunlarıyla başetme kapasitesinin zayıfladığı anlarda kişi patoloji geliştirtmeden koruyucu ve önleyici olarak devereye geren tedavi modelidir. Basit bir örnek vermek gerekirse; boşanma eşiğinde olan birisini "dul kalmak, sahipsiz kalmak, çocuklarının annesiz veya babasız kalması, insanların nasıl karşılayacağı, kendisine kötü gözle bakılacağı vs. vs." düşüncelerle aslında boşanmanın zorunlu hale geldiği bir evliliği devam ettirme ısrarında olduğu gibi. Burada kişiyi boşanmaktan alıkoyan kişiye göre kendi duygu düşünceleridir fakat bilindiği üzere bu düşünce sistemi bireye içinde var olduğu toplumsal sistem tarafından yüklenen ve bireyin kendisi için doğru karar alabilmesinin önünce bir duvar gibi durmaktadır. Buradan çıkamayan birey mecazi olarak sürekli duvara toslamaktan zorunlu olarak psikopatoloji geliştirirek antidepresanlara sarılmaktadır. Sosyal sorunu giderilmeyen birey ruhsal sorunlar yaşamaya başladıktan sonra psikososyla sağlık alanında çalışanların işi biraz daha zorlaşmaktadır bu durumda. Çünkü birey kendisine ait olmayan sosyal duvarlara çarpmaktan "öğrenilmiş çaresizliği" artık çok daha güçlüdür. Benzer örnekler sınav kaygısı, alt ıslatma,parmak emme, tırnak yeme, okula uyum sorunları, tükenmişlik, evlilik sorunları, cinsel sorunlar, zihinsel ve fiziksel takıntılar, sosyal fobi, panik atak, intihar düşüncesi, mutsuzluk hali vb. başka bir çok sorun alanında sıralanabilir.

Sosyal terapi yöntemine dair söylenecek yazılacak çok şey mevcut olup bu yöntemin uygulandığı ülkelerde bu alanda social worker (sosyal çalışmacı) sosyal hizmet uzmanları çalışmaktadır. Buradan haraketle kabaca sosyal hizmet mesleğinin tanımına göz atarsak; birey, grup ve toplumların kendilerinden veya çevrelerinden kaynaklı yaşadıkları güçlüklerle baş etmeleri, kendi kendilerine yeterli hale gelmeleri adına sosyal kişisel çalışma (sosyal terapi), grup çalışması, araştırma ve toplum organizasyonu gibi yöntemlerle sistem ve güçlendirme yaklaşımlarını kullanan "güçlendirme" temelli müdahale eden uygulamalı bir meslek ve bilimdir" der.

İçinde varolduğu sistemin duvarları arasında sıkışıp kalan birey, o duvarları nasıl yıkacağını ancak sosyal terapist eşliğinde farkeder.