Hani, Nemrut'un İbrahim aleyhisselamı ateşe atmak istediğinde, karıncanın ateşi söndürmek için ağzında sutaşıma hikayesini neredeyse bilmeyen yoktur.

Ama yine de bilmeyenler için hikayeyi kısaca hatırlatmakta fayda var.

Nemrut Hz. İbrahim'i yakmak için ateş yaktırmış. Hz. İbrahim'i mancınıkla ateşin ortasına atarak yakacak ve gücünü herkese göstererek bir daha kendisine karşı çıkılmasını önleyecekmiş. Bunu duyan bir karınca ağzını su ile doldurarak boyu göklere uzanan ateşe doğru koşmaya başlamış. Diğer bir karınca onun bu telaşını görünce hemen yanına yaklaşıp,
'Nereye böyle arkadaş, bu acelen niye?' diye sormuş.
Ağzında su taşıyan karınca ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp,
'Duymadın mı?' demiş; 'Nemrut, Hz. İbrahim peygamberi ateşte yakacakmış. İşte o ateşi söndürmek için su götürüyorum…'
Diğer karınca buna gülmüş,
'Senin bir damla suyun o ateşe ne yapar ki?'
Suyu taşıyan karınca 'Olsun' demiş, 'Hiçbir işe yaramasa da tarafım belli olur.'

Biz insanoğlu, o minnacık karıncanın yaptığını bile yapamıyoruz. Zulümlere, haksızlıklara, adaletsizliklere karşı boyun eğiyor, direnemiyoruz. Bırakınız direnmeyi, gıkımızı bile çıkartmıyoruz. Peşinen teslim oluyoruz. Hiçbir şey yapamazsak bile, haklının yanında duramıyor, tarafımızı bile belli edemiyoruz. Sonra da, başımıza bir şey geldiğinde oturup ağlıyoruz.

Bütün bunları yaptıktan sonra;

Bizim ağlamaya hakkımız var mı?